8 Eylül tarihinde kutladığımız Uluslararası Okuryazarlık Günü’nden sonra ve Bulgaristan’da yeni eğitim-öğretim yılının eşiğinde, yine akıllara tek bir soru yerleşmekte insan mı kelimeleri, yoksa kelimeler mi insanı kontrol ediyor?
Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre, yaklaşık 780 milyon insan veya dünyadaki her beş kişiden biri asgari düzeyde bile okuryazar değil, 75 milyon çocuk okula gitmiyor ve daha birçoğu okulda derslere düzenli katılmıyor veya eğitim sistemini terk ediyor. Derinleşen eğitim krizi, Uluslararası Eğitim Komisyonu ve UNICEF'in “Öğrenmeyi kurtarmak: Çocuklar ve gençler beceri geliştirmek için doğru yolda mı?” başlıklı son raporuyla da hatırlatıldı. Araştırma sonuçlarına göre Bulgaristan’da 15 ile 24 yaş arasındaki gençlerin yüzde 48’i lise eğitimi için gerekli temel becerilere sahip değil.
Eurostat’ın 2021 yılı verilerine göre, ülkemizdeki gençlerin yüzde 14’ü istihdam, eğitim veya öğretim sistemlerinin dışında. Aynı yıl, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yapılan araştırma ise okul çağındaki 120 000 çocuğun eğitim sisteminden ayrılma riski ile karşı karşıya olduğuna dair endişe verici bilgileri gün yüzüne çıkardı.
Ülkemizde öğretmenlerin çoğunu oluşturan yaşlı nesil, dijital çağın çocuklarına ulaşmak konusunda giderek daha da zorluk çekmekte ve sınıflardaki teorik bilgiler 21. yüzyıldaki gerçek hayat için gerekli becerilerden hala çok uzak. Tüm dijital medya ve içeriğin günlük hayatta sıklıkla kullanılmasına rağmen, Bulgaristan’da son on yılların genel entelektüel tablosu hiç iç açıcı değil.
Okuryazarlık hakkında Bulgar dili uzmanı Dr. Pavlina Varbanova şunları söyledi:“Bugün internet sayesinde ve herkesin özgürce kendi içeriğini yayınladığı bir ortamda, okuryazarlık seviyemizin daha görünür hale geldiğini düşünüyorum. Tabii ki, bu içerik bir video paylaşım da olabilir, ancak genellikle yazılı içerik paylaşıyoruz ve tam olarak bu noktada, ne kadar okuryazar olduğumuz ortaya çıkıyor, yazılı iletişim kurallarına ne kadar hakim olduğumuz netleşiyor.”
İnsanlık tarihinin her bir dönemi dil üzerinde kendi etkisini bırakır. Bu nedenle Dr. Varbanova, modern kelime dağarcığının çok hızlı değiştiği, aynı zamanda ülkemizdeki ve dünyadaki siyasi olaylardan etkilendiği konusunda emin konuştu. Kötü olan ise, siyasetçilerin dil kültürünün her geçen gün daha da azalması ve bunun toplum üzerinde kaçınılmaz bir etkisinin olması.
Dr. Pavlina Varbanova, uzman olduğu Bulgar dili alanında şunları paylaştı:
“Uzman olarak, Bulgarcanın yazım ve imla kuralları bakımında yeterince karmaşık olduğunu söyleyebilirim. Burada editörler, dille uğraşan ve belki de gazetecilerin de içine girdiği tüm uzmanların bildiği kurallar, alt kurallar, istisnalar ve inceliklerden bahsediyorum. Özellikle, dille profesyonel olarak ilgilenmeyen, ancak yine de nispeten yüksek veya en azından kabul edilebilir kültüre sahip kişilerin yaptıkları büyük imla hatalarını gidermeye dikkat etmelerini diliyorum. Bu ulaşılabilecek bir hedeftir ve sadece kişinin arzusuna bağlıdır.”
Dr. Pavlina Varbanova’ya göre, argo ifadelerin ve yabancı kelimelerin Bulgaristan’da gençlerin kelime dağarcığına girmesinde yanlış bir şey yok. Özgür ve açık bir dünyada yaşamanın getirdiği bir durum bu. Ancak sorun, aynı gençlerin başka ortamlarda iletişim kurmaları gerektiğinde ortaya çıkıyor ve yeterince dil kapasitesine sahip olmadıkları anlaşılıyor.
“Görünen o ki modern dil ihtiyaçları ile pek alakası olmayan bazı teorik ifadeleri eğitimin temeline yerleştirmişiz. Çabalar, bir kişinin lise eğitimini tamamlamasının ardından yapması gereken asıl şeye odaklanmalı, kendini ana dilinde düzgün bir şekilde, kendini yeterince mantıklı ifade etmek olmalı. Genç kişi, yaşıtları ile konuşurken bir şekilde, kurumlarla iletişim kurduğunda veya bir belge yazması gerektiğinde başka bir şekilde iletişim kurabiliyor olmalı, yani ortama göre kullandığı kelimeleri doğru seçebilecek niteliklere sahip olmalıdır.”
Dil, her birimizin kültürel ve ulusal kimliğinin bir parçasıdır. Diğer bir değişle, her şeyin üzerine inşa edildiği temeldir. Dr. Varbanova, “Daha yüksek bir dil kültürü için çabalamak, modern bir insanın, özsaygısının parçasıdır ” dedi. Gerçek, özgür bir sivil toplum anlayışı ancak özgür ve kendisine saygısı olan bireylerden oluşur.
Hazırlayan: Vesela Krısteva
Çeviri: Bedriye Haliz
Foto: unicef.bg ЕPА/BGNES, arşivHalkı aydınlatanlar, yalnızca şükran ve hayranlık duyulan kişiler değil, tarihimizde milli aidiyet duygumuzu uyandıran en önemli şahsiyetler olarak görürüz. Ancak “halk aydınlatan” kavramının arkasında nasıl bir arketip duruyor ve neden Halk..
Moldova'nın AB üyeliğine ilişkin, ülke Anayasası’na yazılacak stratejik bir hedef olan referandumun sonuçları, her ne kadar Avrupa şüphecilerine “kıl payı” yaklaşsa da, ülkenin Avrupa yanlısı bakış açısını güçlendirdi. Ancak..
Sofya’da 28 Kasım 1938’da yayınlanan “Besarabya Bulgarları” gazetesinin tek sayısında “Besarabya Bulgarları, Bulgar halk cüssesinin, Bulgar manevi ve kültürel birliğinin ayrılmaz bir parçasıdır ve böyle kalacaklar, zira aramızdaki bağ güçlüdür”..