Allah, insana birçok ikramlarda bulunarak onu mükerrem, şerefli bir varlık olarak yaratmıştır. En büyük ikramlarından birisi ise insanı diğer varlıklardan ayırt edici özelliği yeteneği akıl ve düşünmektir.
Allah’ın ikramlarından biri de İslâm’dır. İslâm dini insanın fabrik ayarlarını koruyarak gelişmesi, doğuştan gelen safiyetini ve haysiyetini koruması için Allah’ın büyük bir lütfudur. İslâm dini, insanın şerefini korumak amacıyla hayatını, dinini, aklını malını ve neslini koruyarak devam ettirmeyi garanti etmiştir. Bunu yapmak için belirli kısıtlama ve yasaklamalara da gitmiştir.
İnsanı diğer varlıklardan ayıran akıl nimetini korumak, şuur/bilinç ve fikir/düşünce dünyasını sağlıklı tutmak için de belirli sınırlar konmuştur. Bu sınırlardan biri de alkol kullanma yasağıdır. Cenâb-ı Allah Maide suresinde “Ey iman edenler! İçki, kumar, dikili taşlar, fal okları şeytan işi iğrenç şeylerden ibarettir. Bunlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz”.
Tıbben de malûmdur ki, belirli miktarda alkol insanın düşünme yeteneğini, bilincini zedelemektedir. Alkol kullanmaya başlayan insanın nerede duracağı belli olmadığı, içkinin bardakta durduğu gibi durmadığı da bilindiği için İslâm dini alkolün her damlasını ve her türlüsünü yasaklayarak haram kılmıştır. Bu konuda Hazreti Muhammed (s.a.s.)’in İmam Müslim’in Sahih’inde şarap ve alkol konusunda rivayet edilen sözleri çok açık ve nettir: “Her sarhoşluk veren şey şaraptır ve her sarhoşluk veren şey haramdır. Bir kimse şarabı dünyada içer de ona devam üzere iken tövbe etmeden ölürse âhirette kevser şarabını içemez".
Şüphesiz, alkolün insan aklı ve dolayısyla düşünce ve inanç dünyasına verdiği zararların yanı sıra aile ve toplum yapısına da büyük zararları vardır. Bu konuda Maide suresinin diğer bir ayeti bizlere şunu söylemektedir: “Şüphesiz şeytan içki ve kumar yoluyla aranıza düşmanlık ve kin sokmak, sizi Allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister.”
Bu ayetin sonu ise şu soruyla noktalanmıştır: “Artık vazgeçtiniz değil mi?”
Evet, Allah’ın bu sözlerine inançlı bir Müslümanın “evet” demekten başka alternatifi düşünmemelidir...
Cuma öğleden sonra dini konulardaki sohbetimizde Vedat Ahmet ile birliktesiniz.
1908 yılının 22 Eylül tarihinde Bulgaristan’ın bağımsızlığı ilan edildi. Bulgaristan’ın tarihinde tek başına gerçekleştirilen en cüretkâr eylem olan Doğu Rumeli ile Bulgaristan Prensliği’nin Birleşmesi’nden otuz yıl sonra Bulgarlar bir kez..
21 ve 22 Eylül tarihlerinde Sofya’nın konukları ve sakinleri Büyük Konstantin’in oğullarından biri olan II. Konstantius’un hükümdarlık sürdüğü dönemin tarihi dokusunu yansıtan bir etkinliğe katılabilir. Geç antik çağının yeniden canlandırıldığı..
Müslüman, her koşulda dininin emir ve yasaklarını göz önünde bulundurarak yaşama arzusundadır, bundan da öte böyle olmakla sorumludur. Bu sebeple..