2023 yılında Bulgaristan ve Türkiye Cumhuriyeti arasında resmi diplomatik ilişkilerin kurulması üzerinden tam yüz yıl tamamlanıyor.
Yıldönümü kapsamında Sofya Üniversitesi Bölgesel Araştırmalar ve Analizler Merkezi ve “Heritage BG” Mükemmeliyet Merkezi tarafından “Bir yüzyıl önce yeni bir başlangıç” konulu akademik konferans düzenlendi. Konferansa üniversitenin uzmanları ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Bulgaristan Büyükelçisi Aylin Sekizkök katıldılar.
„Bulgar ve Türk araştırmacı ekipleri ortaklaşa bir dizi projeye, AB çevre programları kapsamındaki konsorsiyumlara katılıyor. Son yıllarda AB’nin “Erasmus plus” programı kapsamında Türk eğitim üyeleri ve üniversitelilerin katılımı ile 700’den fazla proje uygulandı. Bulgaristan’ın yüksek okullarında Türkiye’den 600 kadar öğrenci ve 21 doktora öğrencisi eğitim alıyor. Sofya Üniversitesi’nde Türk Filolojisi bölümü 1952 yılında kurldu. 2000 yılında ise Türkoloji ve Altaistik kürsüsü haline geldi. Geçen yıl üniversitenin Doğu Dilleri ve Kültürleri Merkezinde bölümün 70. kuruluş yıldönümü vesilesi ile bilimsel konferans düzenlendi” diyen Sofya Üniversitesi Rektörü, üniversitenin Fahri Dokrorlar listesinde prof. Ekmelettin İhsanoğlu, prof. Halil İnalcık ve yazar Orhan Pamuk’un yer aldıklarını kaydetti.
Konferans açılışında konuşan Dışişleri Bakan Yardımcısı Tihomir Stoyçev, Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Mariya Gabriel adına 100. yılı münasebeti ile Türkiye Cumhuriyeti ve dost halkını kutladı,esenlikler, refah ve başarılar temennilerini sundu.
„Tarihimizde iniş ve çıkışlar yaşandı. Karmaşık tarihe sahip bir bölgede bulunan Bulgaristan ve Türkiye şimdi iyi komşu, dost, müttefik ve birçok alanda iyi ortak olan iki ülkedir. Bulgaristan, karmaşık jeopolitik gelişmeler bağlamında Türkiye’nin istikrar edici pozisyon alma çabalarını yakından izliyor. AB üyesi bir ülke olarak Bulgaristan, AB ile yürütülen diyaloğun gelişmesinden ve karşılıklı anlayıştan yanadır. Bu yönde harcanan çabaları destekleme devam edeceğiz.
İyi komşuluk ilişkilerinin ve paylaşılan evrensel değerlerin, karşılıklı güven ve diyaloğun, ilişkilerimizin gelecekte de gelişmesine sağlam temel oluşturduklarına inanıyorum. Bulgaristan dış politika önceliklerinden biri budur”.
Dışişleri Bakan Yardımcısı, Bulgaristan’ın Ankara Büyükelçiliğinin bu yılki kültür programı kapsamında Atatürk’ün en çok sevdiği operalardan biri olan Tosca’nın 8 Kasım’da Ankara’da, 11 Kasım’da ise İstanbul’da sahneleneceğini anons etti. Sofya Opera ve Balesi’nin “Bulgaristan Türkiye’yi tebrik ediyor. Yüzüncü yıl kutlu olsun!” konulu turnesi kapsamında bilet satışlarından alınan tüm gelirler Türkiye’nin güneydoğusunu sarsan yıkıcı depremde zarar gören bölgelere destek için bağışlanacak.
Akademik konferansta konuşan Türkiye Cumhuriyeti’nin Sofya Büyükelçisi Aylin Sekizkök, uluslararası ilişkilerde, ülkelerin kendi tarihlerini nasıl okuduklarının çok önemli olduğuna dikkat çekti.
“Bugün Bulgaristan’ı komşumuz ve müttefikimiz olmanın ötesinde yakın dostumuz, kardeşimiz olarak görüyoruz. Bu dostluğun mimarı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’tür.”
Atatürk diyor ki “Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan yapana sadık kalmaz ise, değişmeyen hakikat insanlığı şaşırtacak bir mahiyet alır.”
„Bugün tarihin kırılma noktalarından birini yaşıyoruz. Küresel ve bölgesel planda ciddi sınamalarla karşı karşıyayız. Türkiye-Bulgaristan ilişkilerinin tarihine baktığımızda, böylesine kaotik dönemlerde iki ülkenin birbirlerine yakınlaştıklarını, birbirlerinden destek arayışlarının arttığını görüyoruz.
Amacımız ve temennimiz Türkiye ve Bulgaristan’ın bu zorlu dönemi birlikte, birbirlerine destek olarak geçirmeleridir.
Biz diplomatların bu çabalarında, her zaman olduğu gibi tarihten aldığımız dersler yönlendirici olacaktır“.
Sofya Üniversitesi Bölgesel Araştırmalar ve Analizler Merkezi Akademik Müdürü prof. İvan Parvev de günümüzde yaşanan küresel çatışmalar bağlamında 1923 ile 2023 yılları arasındaki yüzyıllık dönemden “tarih dersi” alınması gerektiğini belirtti.
“Geçmişten edindiğimiz tecrübe, küresel bir çatışmanın ister "sıcak" ister "soğuk" olsun, en kötü ihtimalle devletin çöküşüne, en iyi ihtimalle ise devlet egemenliğinin sınırlandırılmasına yol açabileceğini gösteriyor ve bu,ne Bulgarlar ne de Türkler için iyi değildir.
Bu anlamda hem Bulgaristan Cumhuriyeti'nin hem de Türkiye Cumhuriyeti'ninkendi diplomasisi ve dış politikasıyla bu tür "küresel çatışmaları önlenmesine veya en azından sınırlandırılmasına katkıda bulunmaları çok makul olur. Özellikle de bu çatışmalar jeopolitik boyutlarıyla Birinci Dünya Savaşı olaylarını hatırlatıyorsa”.
İki dünya savaşı arasındaki dönemde Bulgaristan ve Türkiye arasındaki ilişkiler konulu rapor sunan prof. dr. Svetoslav Zhivkov, bu dönemde ikili ilişkilerin problemsiz olmamakla birlikte yapıcı ve iyi komşuluğa dayalı olduğunu ifade etti.
“Bu bağlamda toprak ihtilaflarının olmamasının yanı sıra her iki ülkedeki yöneticilerin iyi niyeti de ön koşul oluşturdu. Kuşkusuz, bu dönemde Bulgaristan'ın komşuları arasında en dostane ilişkiler sürdürdüğü ülke Türkiye'dir. Atatürk’ün cenaze törenine kalabalık bir Bulgar heyetinin katılması, bu konuda açık bir işarettir. Heyetin başınısavunma bakanımız orgeneral Teodosi Daskalov çekiyordu”.
Prof. Evgeniya Kalinova ise “Bulgaristan ve Türkiye - Soğuk Savaş döneminde zor diyalog” konulu raporunu sunarken bu dönemin ikili ilişkilerde belki en zor zor olan dönem olduğuna vurgu yaparak II. Dünya savaşının sonu ve 20. yüzyılın 80-li yıllarının sonunda Bulgaristan’da komünist rejimin çöküşüne kadarki dönemde Sofya-Ankara diyaloğunun spesifik ikili problemlerden çok uluslararası ilişkilerdeki eğilimlere bağlı olduğunu savundu.
„İkili ilişkilerdeki sorunlar arasında, Türk etnik kökenli Bulgaristan vatandaşlarının Türkiye’ye göçü konusu ağır basmaya devam etti. 1944 yılları arasındaki dönemde yürütülen zor diyaloğu takip edecek olursak onun en çok bloklarası zıtlaşmanın sertliğine bağlı olmakla birlikte iki ülke yönetimlerinin iyi komşuluk ve karşılıklı menfaat adına diyalog sürdürme arzusu ve yeteneğine bağlı olduğunu görürüz”.
Bloklararası zıtlaşma faktörü, Soğuk savaşın sonu üzerine ortadan kalktı. İkili temaslarda dış teşvik etkisinini yaratan “Demir perdenin” kaldırılmasını Bulgar devletinde yaşanan demokratikleşme ve piyasa ekonomisine geçiş süreci izledi.
İkili ilişkiler son 30 yıllık dönemde yaşananlara ilişkin rapor sunan “Bulgaristan Tarihi” kürsüsü doktora öğrencisi Petya Pavlova, Todor Jivkov’un iktidardan uzaklaştırılmasını ve Doğu Blokunun dağılmasını müteakip Bulgaristan’da başlayan demokratikleşme ve liberalleşme süreçlerinin Türkiye Cumhuriyeti ile ilişkilerin iyileşmesine olumlu katkılar sağladığını öne sürdü.
“Bu yönde atılan en önemli adımlar arasında iktidarın Türk etnik kökenli Bulgaristan vatandaşları hakkındaki tutumunun değişmesi oldu. Ülkenin siyasi yönetimi, sırf Bulgaristan Türklerinin elinden alınan hakların onlara iade edilmesi yönünde değil, o zamana kadar komünist partisi tarafından bu nüfusa karşı uygulanan politikanın kınanması yönünde de hızlı icraatlarda bulundu“.
Günümüzde Türkiye’nin Bulgaristan’ın AB dışındaki önde ticaret ve ekonomi ortakları arasında yer aldığını, Türk şirketlerinin ise ülkemizde en büyük yatırımcılar arasında sıralandığını kaydeden Petya Pavlova, ekonomi alanındaki gelişmelerin aksine eğitim ve kültürdeki işbirliğinin çözüme bağlanmamış tartışmalı konuların rehinesi haline gelerek çok daha yavaş geliştiğinin altını çizdi.
“Bulgaristan Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti arasındaki ilişkilerin gelişmesinde en önemli hususun, her iki ülkedeki yöneticilerinin siyasi iradeleri olduğuna inanıyorum. Onların ileri görüşlü olmaları ve ortak çıkar konularını farklılıkların üstünde tutmaları sayesinde, bugün iki ülkenin iyi komşuluk örneği ve Güneydoğu Avrupa'da bir istikrar faktörü olduğunu söyleyebiliriz”.
Sofya Üniversitesi’nde “Türkoloji” bölümünün kurulması ve gelişmesini anlatan prof. Dr. İrina Saraivanova ise şöyle konuştu:
“Müfredat, Bulgaristan ve Türkiye'nin coğrafi konumu, tarihi temasları ve gerek bölgemizde ve Avrupa’da gerekse de küresel çaptayaşanan dinamik süreçlere bağlı olarak nitelikli Türkologlara duyulan ihtiyaca göre uyarlanmıştır. Halihazırda “Türkoloji”, ülkemizde dört Türk dili ve daha iki Altay dilinin okutulduğu tek bölüm durumundadır”.
Akademik konferansla aynı zamanda yıllar içinde Türk devlet adamları tarafından Bulgar muhataplarına takdim edilen hediyelerin gösterildiği bir serginin açılışı yapıldı.
Devlet Arşivleri, Vrana Sarayı, Pravets Müzesi ve Kırcali Belediye Başkanlığı koleksiyonlarında yer alan ve üst düzeyli ikili temasların tarihi ve somut birer göstergesi niteliğini taşıyan hediye ve belgelerin bazıları ilk defa gözler önüne serildi.
Haber : Tanya Blagova ve Bedriye Haliz
Foto: BTA, Facebook/ T. C. Sofya BüyükelçiliğiArzu Mustafa ile Birleşmiş Milletler’in, kadınların tarımsal üretimde, kaynakların sürdürülebilir kullanımında, gıda üretimindeki önemli rölüne dikkat çekmek amacıyla Dünya Kadın Çiftçiler Günü olarak ilan ettiği 15 Ekim günü çok anlamlı bir..
Razgrad “Kashtichka na chudesata” – “Mucizeler Evi” eğitim merkezinden öğrenciler İtalya ve Türkiye’den yaşıtlarıyla beraber Avrupa Komisyonu’nun küresel inisiyatifi olan “Erasmus Günleri” girişimini beraber kutladılar. Bir etkinlik düzenlemek,..
Bulgaristan’ın kuzeydoğusunda yer alan Veliçka’da köyün doğal mirasının birer parçası haline gelen iki asırlık meşe yi bilmeyen yoktur. Quercus spp türünden olan ağaçların etrafı 1990 yılında çitle çevrelendi, tahmini yaşlarını gösteren tabelalar..
İki kez Avrupa şampiyonu olan, Bulgaristan'a üç dünya madalyası kazandıran güreşçi Efrahim Kamberov ile Naim Süleymanoğlu'nu konuştuk. Kamberov, Naim..