Anlaşma, bu tür forumlarda alınan kararlardan çok daha hızlı bir şekilde duyuruldu ve önceki akşamdan gelen sinyallerin tam tersi yönde oldu. Karar, 26 üye ülke ve Başbakan Viktor Orbán tarafından ilan edildi.
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, bir gazetecinin sorusuna yanıt olarak Macaristan Başbakanına taviz verildiğine ilişkin spekülasyonları kesin bir şekilde reddetti:
“Bir yasa var. AB Uyum Yasa Paketleri var, Yeni Nesil AB Aracı var, Bağlayıcı Mekanizma Yasası da var. Ve bu yasaların Ukrayna Mekanizması ile ve AB bütçesinin ara dönem gözden geçirilmesiyle hiçbir ilgisi yok. Bugün yine bu konuda güvence verildi, dolayısıyla sorunuzun cevabı kesinlikle hayır.”
Başbakan Nikolay Denkov'un açıklaması da bu yönde idi:
“Avrupa Komisyonu'ndan meslektaşlarımın ve Avrupa Birliği Konseyi Başkanı Charles Michel'in yaptığı ön çalışmanın işe yaradığını düşünüyorum, çünkü pratikte hiçbir tartışma yaşanmadı.
Bence tutumlar başından beri belliydi. Genel görüş, aynı görüşte olan 26 ülke karşısında yalnız kalmanın sorun olduğu ve rol oynadığı yönündedir.”
Milletvekili Ilhan Kyuchyuk'e ilk sorum şöyle: Her iki taraf da kazanan taraf olduğu yönünde hızlı davrandı. Bu durum şüphe uyandırmıyor mu?
Avrupa Konseyi'nde karar alma yöntemlerine aşina olanlar için ikna mekanizması muhtemelen tanıdıktır. Eminim ki Viktor Orbán üzerinde birçok yönden baskı yapıldı. Bazen daha yumuşak ve burada esas olarak son zamanlarda onunla ortak fikirlere sahip olan Giorgia Meloni'nin çabalarından bahsediyorum, ancak bununla birlikte Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel'in de daha sert olan çabalarından bahsediyorum.
Yaklaşım hakkında halihazırda pek çok bilgi ortaya çıktı, Avrupalı liderler açısından daha yumuşaktan bazen çok radikale, radikal derecede yumuşaktan çok büyük kararlılık ve bağlılık anlarına kadar.Eninde sonunda, sonuç önemli, yani AB, karşılaştığı jeopolitik zorlukların farkında olduğu için Ukrayna'yı desteklemeye hazır ve muktedirdir. Ve bu kesinlikle Avrupa seçimlerinden önce önemli bir an.”
Her zaman perde arkasında bilmediğimiz bir şeyler vardır. Bir süre sonra Macaristan'ın hukukun üstünlüğüyle ilgili sorunlarını bir anda çözmesi ve seçimlerden hemen önce 20 milyar avronun akması mucize olmayacak mı?
Bu her zaman Avrupa Parlamentosu'nun endişesi olmuştur. Tamamen paylaştığım siyasi partim de dahil olmak üzere, meslektaşlarımdan pek çok eleştirel ses duyuldu, çünkü değerler ticareti Viktor Orbán'ın ana politikası haline geldi. Donald Tusk şunları söylerken çok haklı:”Ukrayna için yapmamız gerekenlerden yorulmadık ama Viktor Orbán'ın saçmalıklarından son derece yorulduk”. Sanki Macaristan'da tarihsel hafıza çalışmıyor ve Viktor Orbán yakın zamanda ne olduğunu bilmiyormuş gibi, yani Macaristan ve yalnızca onun için değil, tek yol bizi birleştiren ilkelere saygı duymaktır.
Bütün bunlar, hem Avrupa Birliği’nin iç siyasi zorlukları karşısında hem de bu özel durumda, Ukrayna'yı desteklemek için dayanışma içinde olmamız gerektiği anlayışından geçiyor.
Yine de öyle olmamasını diliyorum, çünkü kaygı olarak paylaştığınız şey bir süre sonra doğru çıkarsa, bu AB'nin imajını zedeler ve Avrupa Komisyonu Başkanı'nın hiçbir inandırıcılığı kalmaz. Üstelik Bayan Ursula von der Leyen'in önümüzdeki dönemde de Avrupa Komisyonu başkanlığına çok ciddi bakıyor.”
- Yani ikinci dönem için aday olması, bu tür eylemlere karşı bir tür fren mi olacak?
- Bu tür sorular soruldu ve kendisi, bunları çok açık bir şekilde yanıtladı, yani Avrupa fonlarıyla ilgili belirli mevzuatın var olduğunu söyledi. Ve Macaristan bu fonları ancak ve ancak, bu mevzuatı uyguladığında alacaktır. Ancak Ursula von der Leyen'in önceki açıklamalarına ilişkin şüpheler var. Burada da Avrupa Parlamentosu, soru sorarak parlamenter kontrolünü sağlamalıdır.
Resmi bir bürokratik yanıt için birkaç hafta bekleyerek bizim için açık olan prosedüre göre değil de, Avrupa kurumlarında kasıtlı bir tartışma ile ve bu yöndeki tüm girişimler desteklenmelidir. AB'de ticareti durdurmanın, bırakın insan hayatını, değerlerin ticaretinin yapılamayacağını anlamanın tam zamanıdir.
Çünkü Ukrayna tüm Avrupa ülkeleri adına mücadele ediyor, onurunu ve kendi seçtiği birliğe üye olma yönündeki çok ciddi siyasi niyetini gösteriyor.
Şu ana kadar tüm Avrupa ülkeleri kendi kaderlerini seçerek ve belirli kriterleri yerine getirerek AB'nin bir parçası haline geldi. Ve Ukrayna'nın bu seçimine saygı duyulmalı ve desteklenmelidir. Özellikle de Rusya Federasyonu gibi ciddi ve saldırgan bir komşu söz konusu olduğunda, bu komşu sadece topraklarını ayırmakla kalmıyor, milyonlarca insanın kaderini önceden belirlemek istiyor.
Burada tam olarak şu noktaya varan sözlerini aktarıyorum: "Eğer bu anlaşmaya varılmasaydı ve Macaristan vetosunu kullanmaya devam etseydi, o zaman 26 üye ülke parayı Ukrayna'ya göndermeyi kabul edecek ve Macaristan'a gönderilen fonları alıp Ukrayna'ya da göndereceklerdi.Paramızı Brüksel'den alıyoruz ve Ukrayna'nın sivil finansmanına katkıda bulunacağız”.
“Orbán'ın da çok büyük manipülasyonları var ve bu da ilk değil.Kendi başarılarını ulusal siyasetteki başarılarıyla, başarısızlıklarını da Brüksel'in ya da Avrupalı bürokratların başarısızlığıyla anlattığına birçok kez tanık olduk.
Ama bana öyle geliyor ki, Avrupa liderliğindeki tüm baskı ve muazzam siyasi irade, farklı bir yöne tek bir adım bile atmazdı. Yani AB ilkelerini gözetmek ve aynı zamanda Ukrayna'yı desteklemek. Çünkü şu anda ihtiyacımız olan şey bu.
Belki bunlar da, seçim öncesi adımlardır...
“О, kesinlikle! AB'yi içeriden reform etmeye çalışacak. AB dışındaki ülkelerin büyük desteğiyle birlikte Brexit'e yönelik tüm girişimlerin ve milliyetçilerin dışarıdan büyük çabalarının bunu değiştirmede başarısız olduğu görüldü. Fakat proje şimdi bambaşka-AB politikalarını değiştirmek için tüm bu siyasi güçleri bir araya getirmek. Bu da, Orban’ın ve dostlarının büyük amacıdır.
Bunun tek bir cevabı var, aktif bir sivil toplum, yüksek seçmen katılımı ve bununla birlikte net bir plan, yani AB'yi sadece bir sonraki dönemden önce değil, önümüzdeki yıllarda, hatta onlarca yıl diyebilirim, nasıl görmek istiyoruz.
Aksi halde Avrupa Halk Partisi ile sosyalist ve demokratların aynı sorunlara aynı çözümleri sunduğu duruma düşeriz.
Burada da, AB'nin neyle karşı karşıya olduğunu, yani içeriden yok edilme tehdidini açıklayarak, daha fazla insanın oy kullanma hakkını nasıl kullanabileceğine odaklanılmalıdır. Aynı zamanda da cevap verecek olursak, AB reformlara hazır.
Burada ayrıca dış sınırın korunması için ayrılması gereken kaynaklardan da bahsediyorum, bu arada, çok yıllı mali çerçevenin revizyonunda bu zaten bir gerçek, protestocu çiftçilere idari yükün azaltılacağına dair daha fazla güvence vermek. AB'den sadece ek sübvansiyonlar değil, aynı zamanda daha az idari yük de istiyorlar.
Ve tabii ki sanayi politikasında, daha çok koruma ve kolektif güvenliğe yönelik, ancak kendi araçlarıyla olacak bir değişiklik. AB, ABD'ye giderek daha az güvenecek ve bu sadece bir bildiri değil. Er ya da geç ortak olarak kabul edilmesi gereken ortak güvenlik ve savunma politikasında giderek daha fazla kendi rolüne sahip olmak isteyecektir. Ve burada çok önemli bir durum var, Doğu Avrupa ülkeleri güvenliğin tüketicisi olamaz, kendi ürettikleri silahları Ukrayna'ya gönderemezler ve aynı zamanda katma değer olan yüksek teknolojili üretimlere erişememek ve bundan vatandaşların daha yüksek satın alma gücü gelecektir.
Benim en büyük endişem şudur ki, biz Avrupa yanlısı güçler olarak AB'nin sorunlarını her zaman vatandaşların yorulduğu aynı klasik yöntemle anlatıyoruz.
Avrupa sivil toplumunun büyük oranda Avrupa karşıtı olmadığı görülüyor. Bulgaristan vatandaşı, bunun kendisi için nasıl çalıştığını görmek, Kostadin Kostadinov'un AB'yi yok etmek isteyen dostlarının unsurlarını zayıflatmak istiyor. Onun arkadaşları Bulgaristan'ın Schengen bölgesine katılmasını engelliyor.
Dürüst olalım, tam Schengen entegrasyonuna giden yolumuzu engelleyen sol ya da klasik sağ ve hatta Avusturya'daki liberaller değil, en sağdakiler, yıllardır Avusturya'nın göçmenlerle doup taşacağını, tüm yardımların bu vatandaşlara gideceğini, Avusturya vatandaşının daha fakir ve daha güvensiz olacağını anlatanlardır. Oysa tam tersi oluyor.
Ve benim, sizin ve haberdar olan herkesin paylaştığı rasyonel argümanlar,yani bir etki değerlendirmesinin olduğu, misyonların olduğu, Bulgaristan'ın Schengen'in parçası olma koşullarını yerine getirdiği, geleneksel tarafların iletişim zayıflığı ve sıraladığımız bu argümanların rasyonel olması nedeniyle geri planda kalmaktadır.Ve Bulgar tutumuna, rasyonel tutumuna saldıranlar, ona duygusal ama yanlış argümanlarla saldırıyorlar. Siyasette duygusal tartışmanın çok daha hızlı ilerlediğini ve rasyonel olandan çok daha kalıcı bir izlenim bıraktığını biliyoruz.
Ancak mücadele demokrasi ile totalitarizm arasındaysa, demokratik güçler tek bir yerde durmalı ve kötü mali durum, göç dalgası korkusu gibi diğer tüm argümanlar arka planda kalmalıdır.
Çünkü burada sıradan bir durumdan değil, Ukraynalıların toprak bütünlüğüne ve hayatlarına saldıran saldırgan bir komşunun saldırgan durumundan bahsediyoruz.
Çeviri: Şevkiye Çakır
“Bulgarların anlatılmayan hikayeleri” projesi ülke içinde ve dışında büyük ilgi gördü 18 ülkeden Bulgarlar, yurtdışından 34 Bulgar okulu ve 8 üniversite eğitim görevlisi bu yıl ilki düzenlenen “Bulgarların anlatılmayan hikayeleri” programının..
Moldova’da 20 Ekim 2024 tarihinde ülkenin Avrupa Birliği’ne katılımın oylandığı referandumda Bulgarların yoğun olarak yaşadığı Tarakliya ve Gagavuz Özerk Bölgesi'nde halkın yüzde 90’ın üzeri “hayır” oyu verdi. Yine benzer bir şekilde bunların..
33. Bulgar Antarktika Bilim Seferi katılımcıları, farklı ülkelerden bilimadamları ile birlikte bilimsel araştırmalara devam etmek üzere Antarktida’ya yol aldı. “Aziz Kiril ile Aziz Metodiy” araştırma gemisine ilk defa Yunanistan ve..
Moldova’da 20 Ekim 2024 tarihinde ülkenin Avrupa Birliği’ne katılımın oylandığı referandumda Bulgarların yoğun olarak yaşadığı Tarakliya ve Gagavuz..
“Bulgarların anlatılmayan hikayeleri” projesi ülke içinde ve dışında büyük ilgi gördü 18 ülkeden Bulgarlar, yurtdışından 34 Bulgar okulu ve 8..