Antonovo Belediyesi topraklarında bulunan en büyük mimari ve tarihi anıt olan etkileyici kadim köprü, Stevrek köyüne 7 kilometre uzaklıkta yer alan ve doğal güzelliği ile kart postal andıran yörede Stara Reka nehrinin berrak suları üzerinde boy gösteriyor. Yerli insanların “Roma Köprüsü” dedikleri köprüye sadece yürüyerek ve erişilmesi zor olan yöreyi iyi bilen bir rehberin kılavuzluğunda ulaşmak mümkün.
Omurtag Tarih Müzesi Müdürü Miroslav Toşev’in BTA ajansına konuşurken “Bu köprünün Roma köprüsü olmadığı, tarihle biraz olsun ilgilenen herkes için aşikârdır” diyerek Osmanlı hakimiyeti döneminden kalma olan köprünün büyük ihtimalle 18. yüzyılın sonu ve 19. yüzyılın başında yapıldığını belirtmişti.
Köprünün yapımında iki dönemin olmasının eklemelerin yapıldığı anlamına geldiğine işaret eden Toşev, bunun zamanında önem taşıyan ve bakımı sağlanan bir tesis olduğunu gösterdiğinin altını çizdi.
Antonovo’dan Kina Atanasova’nın anlattığına göre ise İstanbul’u Kırım’a bağlayan sözüm ona “Kırım yolunun” bir bölümünü oluşturan köprü, Osmanlı İmparatorluğu’nun kuzeydoğu sınırlarında yürütülmüş olan savaşlarla ilgilidir. Köprü üzerinden çoğunlukla askeri birlikler geçiyordu.
Köprünün Osmanlı döneminden kalma olduğunun bir kanıtı da Tryavna’daki Staynovski köprüsü ve Kırcali’ye yakın Borovinski köprüsü gibi aynı dönemde kurulan köprülere olan benzerliğidir.
2002 yılında gerçekleştirilen köprünün mimari ölçüm çalışmaları sonucu uzunluğunun 59 metre, yüksekliğinin 7,5 metre, genişliğinin ise 3,6 metre olduğu saptandı.
Köprünün mimari özellikleri de son derece ilginç. Yarı daire formlu 6 kemerden oluşan köprünün menba yüzünde üçgen şeklinde selyaranlar ve hafifletme kemerleri bulunmaktadır. Bu hafifletme kemerlerinden birinin sivri uçlu olması, Türk ve Arap mimariye has bir özеlliktir. Yarı işlenmiş taştan yapılan köprünün sadece kemer ve boşaltma kemerlerinin friz bantları, horosanla bağlanan kesme taştan işlenmiştir.Kina Atanasova’nın anlattığına göre köprü sağlamlığının çubuk biçimindeki metal öğelerle desteklenmesi de Osmanlı dönemindeki köprü yapımına özgüdür.
“Köprünün tarihçesinin araştıran çağdaş uzmanlar bu tesisin Veliko Tırnovo – Kesarevo – Tuzluka ve oradan da Omurtag, Preslav ve Şumen yolunun bir parçası olduğunu söylese de ben bu iddiaları kabul etmiyorum” diyen Miroslav Toşev’in sözlerine göre Kesarevo ile Omurtag arasında mevcut olan gayet iyi yol, 1579 yılından itibaren Kurtuluş sonrasına kadar yoğun olarak kullanıldığı için köprü, büyük ihtimalle Tırnovo-Prelsav yolunun bir bölümünü oluşturmuyor. Tarih uzmanı, köprünün kuzeyindeki köylerde yaşayanların sık sık oradan Ruse’den gelip Koca Balkan dağı üzerinden devam eden bir yolun geçtiğinden bahsettikleri için sözüm ona Roma Köprüsünün bu güzergahın üzerinde yer alan bir tesis olmasının kuvvetle muhtemel olduğunu ileri sürerek “Kuzey-güney yönlü bir yol söz konusudur. Bu yol üzerinden yoğun askeri birlik, devlet postası ve kurye trafiği gerçekleşmiş olduğu kesindir. Aksi taktirde Osmanlı devleti böylesine büyük bir köprü neye kursun?” sözlerini kullandı.
Kaynak : BTA
Çeviri : Tanya Blagova
Geleceği her ne kadar dizayn etmeye çalışırsak bazen hayatımızı asıl belirleyen şey, rastlantılar olur . Bir buraya bir oraya savrulup tesadüfler dizisi peşinde sürüklenen insanın kendini muhteşem bir masalın içinde bulması da ihtimaller dahilinde...
Meslek hayatına gazeteci olarak BNR Şumen Radyosundan başlayan Türkan Ali, günümüzde çok uzaklarda, İngiltere, Cambridge’de Pazar Bulgar okulu açtı ve kendini çocuklara ana dili ve vatan dili öğretmeye adadı. “Vasil Levski” okuluna Cambridge’de..
BNR Hristo Botev programından Zornitsa Gırkova, Dolni Dıbnik kasabasından Denitsa ve Radoslav Getov ailesine konuk oldu. Genç aile başta salata ve domates olmak üzere, bölgeye has kavun ve karpuz yetiştiriyor. Evin bahçesinde ve tarlada da..