Ramazan ayı, farklı özellikleriyle insanın şahsî hayatına ve genel anlamda toplumun hayatına güzellikler taşımaktadır.
Günümüz insanı genellikle bir şeyi değerlendirirken maddî ölçülerle, parasal değeriyle ele almaktadır. Bu da bazen insanı çıkmaza sokabilmektedir. Aslında bu olay yeni bir şey de değil, zira Kur’ân-ı Kerim insanı “mal ve çocuklar” konusunda ciddi bir şekilde uyarmış, onlara karşı doğal ilgisini tutku haline getirmemesi gerektiğini hatırlatmıştır. İslâm dini, işi o kadarla da bırakmayıp insanın mala karşı ilgisini dengeleyici birtakım kurallar koyarak bu dünya ve içindekilerin fani oluşuna, ahiret yurdunun ise sonsuzluğuna dikkat çekmiştir. Böylece insanın içinden çıkılmaz bir sarmaldan kurtarmanın reçetesini göstermiştir.
Bu bağlamda Kur’ân-ı Kerim ve Hazreti Muhammed’in hadislerinde birçok pırlantalar bulunmaktadır. İnsan bunların kıymetini bilip sahip olursa hem dünyadaki geçici hayatı huzurlu olur hem de ebedî ahiret hayatı mutluluk içerisinde geçer. Sözünü ettiğimiz Kur’ân sayfalarına serpiştirilen ve Hazreti Muhammed’in mübarek ağzından dökülen bu pırlantalar arasında sadaka, zekât, insak, fitre, bir, hayır, hasenatı sıralayabiliriz. Bunları sahip olmanın en değerli vakti ise zamanların en değerlisi mübarek Ramazan ayıdır.
Cuma öğleden sonra dini konulardaki sohbetimizde Vedat Ahmet ile birliktesizniz.
Cuma öğleden sonra dini konulardaki sohbetimizde Vedat Ahmet ile birliktesiniz.
Bir zamanlar sıra dışı bir semt vardı. Şehirdeki yaşamı birbirine bağlayan Dvoretsa( Kraliyet Sarayı) ve tren istasyonu arasındaki ana yolda bulunduğu için Eski Sofya buradan başlıyordu. Bu alanda insanlar yalnızca buluşup sohbet etmekle kalmadı, aynı..