Bulgaristan Milli Kurtuluş hareketinin Dahili İhtilal Örgütü’nün kurucusu Vasil Levski, Bulgar toprkalarında devrimci komiteleri oluştururken, yabancıları bağımsızlık hareketine dahil eden ilk kişi oldu. Bunlar Baron Moritz von Hirsch'in "Doğu Demiryolu"nda çalışan yabancılardı. Bulgar halkı, onun kurduğu gizli ihtilal komiteleri ağı vasıtasıyla Nisan Ayaklanmasını örgütlemeyi başardı. Ayaklanma kanlı bir şekilde bastırılsa da Bulgar halkının bağımsızlık mücadelesi devam etti ve iki yıl sonra olaylar Bulgaristan’ın beş yüzyıllık Osmanlı egemenliğinden kurtuluşuna yol açacaktı.
Ayaklanma sırasında Georgi Benkovski, 4. İhtilal bölgesinde Orta Dağ (Sredna gora) ve Trakya’daki köyleri dolaşmak ve cesaretlendirmek için propaganda müfrezesi kurdu. 27 Nisan’da “Kanatlı” çete adı verilen küçük süvari birliği geçit düzeniyle Belovo’ya giriyor. Gar istasyonunu ele geçirdi ve İstanbul’a giden demiryolunu takrip etti.
Belovo'da İtalyanlar, Almanlar, Dalmaçyalılar, Yunanlılar ve diğer milletlerden yaklaşık 200 yabancı işçi çalışıyordu. Aileleriyle birlikte 300'den fazla kişiydiler. Karadağlı (Bliszekuche köyünden) Krıstyo Niklanoviç, anılarında Mart ayında, ayaklanma hazırlıkları sırasında, yerel komite başkanı Georgi Konsulov’un talimatıyla Belovo'daki ayaklanma için Plovdiv’den 20 okka barut ve kurşun aldığını anlatıyor
Krıstyo ayrıca ayaklanmaya katılabilmek için kendisine bir üniforma sipariş etti. Niklanoviç, Hırvat İvan Sutiç ile birlikte isyancılar için mühimmat yapımına katıldı.
İnsan kalabalığı, isyancıları “Yaşasın” ve “Viva Kaptan Benkovski” sloganlarıyla karşılıyor!
Müfrezenin karargahı Dubrovnikli bir Hırvat olan İvan Sutiç'in evinde bulunuyordu. Birçok yabancı Kanatlı çeteye atlar, silahlar, dürbünler ve pusulalar hediye etti. Çetenin kasasından ödeme yapılmasını kesin bir şekilde reddettiler. Zahari Stoyanov başlangıçta onları "turist" olarak görse de, bazı yabancılar “Kanatlı çeteye” katılmak için gönüllü oldu. Bunlar Krıstyo Niklanoviç, kuzenleri İvan ve Georgi Niklanoviç, Hırvatlar Luka (Stefo) ve Djuro Radoeviç ve Dalmaçya'nın Kastela kasabasından Sava Davidoviç'ti. Müfrezenin yabancı üyeleri arasında en cesur olanı, Bulgarların "Alman" lakabını taktığı Avusturyalı Albert Albrecht'ti. İvan Sutiç de Benkovski'nin süvarilerine katıldı. 19 yaşındaki karısı da onunla birlikte giderek herkesi şaşırtıyor. Benkovski heyecanla vakanüvise şunları söyledi: "Bugün birliklerimize Bay İvan Sutic'in eşi Mariya Angelova'nın da katıldığını yazın, kendisi Bulgar asıllıdır.
Gerçekte, Dalmaçyalılar olarak adlandırılan yabancılar, köylerinden uzaklaşmaya istemeyen isyancılardan çok daha yürekli ve savaşmaya istekli olduklarını kanıtladılar. Sutiç ve Albrecht, Eledzhik Dağı'ndaki kampta, İhtiman'a bir saldırı düzenlemek istiyorlar, ancak onları takip edecek gönüllü yoktur. İsyancıların köyleri ateşe verilip sivil halk şiddete maruz kaldığında, birçok isyancı diğer bölgelerin neden ayaklanmadığı ve Tuna'nın kuzeyinden vaat edilen yardımın neden gelmediği konusunda liderleri Benkovski'yi suçladılar. Zahari Stoyanov'ın sözlerine göre, kalabalığın şiddete yönelmesini engelleyen sadece iyi silahlanmış Dalmaçyalılardı. Müfrezenin sancaktarı Krayço Samohodov firar etti. Ardından bayrak Dalmaçyalı lakaplı Stefo Radoevic tarafından göndere çekildi.
Seyrelmiş olan müfreze kuzeye yöneldi. Sis, yağmur ve soğukta, yolsuz ve patikasız, aç ve bitkin bir halde, pusulardan, siperlerden ve ormanlardan geçerek, paralı Başıbozuklar ve düzenli askerler tarafından takip edilerek, Bunovo ve Etropole Balkanı üzerinden, yaklaşık 30 isyancı Çerni Vit'e ulaşmayı başardı.
Sava Davidoviç bu zorlu yolculuk sırasında öldü. Zahari Stoyanov notlarında: "Tüm Avrupa dillerini konuşuyordu ve burada başkalarının özgürlüğü için, yabancı bir ulusun zaferi için Balkanlar'daki kartalları besledi" diye yazdı.
Dağlık bölgelerde, 8 Mayıs'ta, kar fırtınasına yakalanan müfreze Çerni Vit nehri kıyısında dağıtıldı. Krıstyo Niklanoviç, voyvodanın yanında kalmak istediklerini, ancak Avusturya-Macaristan teskereleri olduğunu ve yabancı tebaa olarak Osmanlıların onları serbest bırakılacaklarını söyleyen Benkovski'nin Teteven'de teslim olmaları için onlara eşlik ettiğini anlatıyor.
Dalmaçyalı Stefo, Avusturya-Macaristan teskeresini, üç çocuğu olduğunu ve boşuna öleceğini söyleyerek ağıt yakan Bulgarlardan birine verdi. Böylece Stefo, voyvodanın öldürüldüğü Kostina nehrinde kurulan pusu sırasında Benkovski'nin yanında kalan tek yabancıydı. Çatışmada hayatta kalan Zahari Stoyanov, Dalmaçyalı ve papaz Kiril Slepov yakalanırlar.
Yabancılar, teslim olan Bulgarlarla birlikte tutuklanır, dövülür ve Teteven'den Sofya'ya kadar kötü muameleye maruz kalırlar. Sonbaharda, Avrupa konsoloslarının baskısıyla "Dalmaçyalılar" ve Mariya Sutiç serbest bırakıldı. Çektiği acılardan zayıf düşenİvan Sutiç 1878'de öldü. Stefo Dalmaçyalı esir düştü ama hayatta kaldı. Bulgaristan'ın kurtuluşundan sonra tekrar Doğu Demiryolları'nda çalıştı.
Krıstyo Niklanoviç bağımsız Bulgaristan’da girişimci olarak hayatını sürdürdü. 1901 yılında, Dalmaçyalıların 1876’daki tarihi olaylara katılımına dair ayrıntılı hatıratını bıraktı.
İlgili yazılar:
Cuma öğleden sonra dini konulardaki sohbetimizde Vedat Ahmet ile birliktesiniz.
Bir zamanlar sıra dışı bir semt vardı. Şehirdeki yaşamı birbirine bağlayan Dvoretsa( Kraliyet Sarayı) ve tren istasyonu arasındaki ana yolda bulunduğu için Eski Sofya buradan başlıyordu. Bu alanda insanlar yalnızca buluşup sohbet etmekle kalmadı, aynı..
9 Eylül’de, Bulgaristan tarihinde, temelde kökten farklı bir kamu düzeninden diğerine geçişin 80. yıldönümü kutlanıyor - Bulgaristan Krallığı’nın sonu ve Bulgaristan Halk Cumhuriyeti’nin başlangıcı . 2. Dünya Savaşı’nın ortasında,..
Meryem Ana'nın Tapınağa Giriş Yortusu (Vıvedeniye Bogorodiçno),Ortodoks dünyasının en eski ve saygın bayramlarından biridir. Patrik Tarasius döneminde 8...
Bulgaristan Ortodoks Kilisesi, 22 ve 23 Kasım günlerinde Patrikhane Katedrali Aziz Aleksandar Nevski ’nin kutsanmasının yüzüncü yılını törenle..
İslâm dini, temizlik konusuna çok önem vermektedir. Maddî ve manevî anlamıyla temizlik üzerine İslâm’ın çokça durmasının esas sebebi, Kur’ân-ı Kerim ve..