1972’de Rodop Dağları’nın Suhovo(Susuzburun) köyündedünyaya gelen Vildan Özkan, 1991 yılında Kırcali “Vladımır Dimitrov Maystora” Sanat Okulu’ndan mezun oldu. Aynı yıl Türkiye’ye göç eden sanatçı, sanat yolunda gelişmeye devam ederken Bulgaristan’la bağını hiç koparmadı.
Uluslararası Bursa Feminart Derneği, İstanbul Suluboya Derneği ve Kent Konseyi Ressamlar Çalışma Grubu üyesi olan Vildan Özkan, Bursa’da kurduğu “Geleceğin Yıldızları” adlı resim atölyesinde birkaç yıldır çocuklara resim dersleri vermektedir. Radyomuza konuşurken Bulgaristan’la ilgili anılarını paylaşıp göçün bıraktığı izlere ve doğa ile sanata olan tutkusuna dair çok şey anlatan ressamin yakın geleceğe ilişkin hayali, sadece “göç” teması üzerine bir “göçmen sergisi” tertip etmektir.
Göçmenliği bizzat tecrübe eden Vildan Özkan, her zaman hasret duyduğu köyünü, baba ocağını anlatırken, resimlerinde terkedilerek kendi kaderine bırakılmış evlere ayrı yer verdiğini anlattı. Sadece Rodoplar’da değil, Bulgaristan’ın pek çok köyünde aynı kaderi paylaşan evlerin bir insan sesine muhtaç oluşundan derinden etkilenen genç ressam, çizdiği resimlerle, o kimsesiz çatıların altında durup “Ben buradayım” diye seslenmek ister gibidir.
Memleketinde sahipsiz kalan göçmen evlerinin hüznüne tercüman olmak, Özkan için bir vazife, ailesine, atalarına karşı duyduğu vefanın bir ifadesidir. Resimsiz bir hayat düşünemediğini belirten sanatçı, bu konudaki düşünce ve hislerini şu sözlerle dile getirdi:
“Ben resmi ibadet gibi görüyorum…Resim, benim hayatımda kendimi bulduğum en güzel, en tatlı yer... Beni en çok etkileyen şey doğa… Zaten Susuzburun’da yaşayıp bu göz görüyorsa, bu gönül algılıyorsa orada çizmemek, şiir yazmamak mümkün mü?”
Bulgaristan’da yetiştiği için gurur duyduğunu belirten Özkan, doğup büyüdüğü topraklarla bağını çizdiği resimlerle sürdürüyor, kimsesiz kalan evlerin yıkık duvarları arasında dolaşırken oralarda bir zamanlar kaynayan yaşamın, yaşanmış anların, artık hayatta olmayan insanların ruhuna dokunuyor, bunun üzerine, hepsini kendi içindedemleyip tuvale dökerken, hüznün içine mutlaka bir parça umut ekliyor ve böylece fırçayla yeniden şekillenen taş duvar, rengarenk bir çiçek bahçesine dönüşebiliyor.
Vildan Özkan, sanatı ile hayatı arasında ayrılığın olmadığı, bu ikisinin her zaman kol kola olduğu şanslı sanatkarlardandır. Böyle bir uyum ve birliktelikten doğan eserler de insana kendisiyle, çevresiyle olan bağını ve her şeyin özündeki birliği hatırlatmaktadır.
Vildan Özkan’ın radyomuza verdiği demeci ekli ses dosyasından dinleyebilirsiniz:
Söyleşi :Nergis Hüseyin
Foto: özel arşivMeslek hayatına gazeteci olarak BNR Şumen Radyosundan başlayan Türkan Ali, günümüzde çok uzaklarda, İngiltere, Cambridge’de Pazar Bulgar okulu açtı ve kendini çocuklara ana dili ve vatan dili öğretmeye adadı. “Vasil Levski” okuluna Cambridge’de..
BNR Hristo Botev programından Zornitsa Gırkova, Dolni Dıbnik kasabasından Denitsa ve Radoslav Getov ailesine konuk oldu. Genç aile başta salata ve domates olmak üzere, bölgeye has kavun ve karpuz yetiştiriyor. Evin bahçesinde ve tarlada da..
Yeni öğretim yılının ilk gününde “Haftaya başlarken” programında mikrofonlarımızı öğretmenlere, öğrencilere ve ebeveynlere uzattık. Kaolinovo “G.S. Rakovski” Ortaokulu ve Lisesi’nin Müdür Yardımcısı Ruziye Halilova, oradaki atmosferi aktardı:..
İki kez Avrupa şampiyonu olan, Bulgaristan'a üç dünya madalyası kazandıran güreşçi Efrahim Kamberov ile Naim Süleymanoğlu'nu konuştuk. Kamberov, Naim..