Günün Programı
Yazı Boyutu
Bulgaristan Ulusal Radyosu © 2024 Tüm hakları saklıdır

Damak tadının geçmişe yolculuğu

Gastronomi turizm turları gençler arasında gittikçe daha popüler hale geliyor

Photo: pendara.bg

Derler ki, bir yeri tanımak istiyorsanız onu sadece gözlerinizle görmek değil aynı zamanda damağınızla da tatmalısınız.

Ülkemizde her köyün, her şehrin ya da bölgenin kendisine has tat ve kokusu var. Onları tanımanın yollarından biri yaygınlık kazanan gastronomi turizm turlarıdır.Turistler yerli halkın evlerine misafir olup, rahat bir ortamda bölgeye has yemeklerin nasıl yapıldığını öğreniyorlar.  Bununla birlikte deneyimlenecek başka şeyler de var. pendar.bg online gastro ve kırsal turizm platformunun yöneticisi Gergana Kabaivanova, turlarda deneyimlenecek başka şeyler de olduğunu paylaştı:


"Sıkça bu geleneksel kıyafetler giyip fotoğraf çektirmektir. Çok ilginç yerel lehçenin tanıtımı da olabilir. Ev sahipleri misafirlere birkaç kelimeyi öğretmeye çalışır. Bölgede turistik bir yeri ziyaret ya da ata binmek, misafirlerin hayvanları besleyebileceği, sevebileceği bir çiftliği ziyaret ise üçüncü bir seçenektir. Yine de en önemli unsur misafirlerle birlikte lezzetli bir yemek pişirme gösterisidir.

Platformda, Bulgaristan genelinden evlerinde misafirleri ağırlayarak,  yerel mutfağın inceliklerini, o bölgenin kültürel mirasın bir parçası haline gelen Bulgar mutfağına özgü yemeklerin yapımını öğretmek isteyen onlarca ev hanımın adresi yer alıyor.

Geleneksel Bulgar mutfağının, özellikle ızgara olmak üzere bol miktarda et sunan modern restoranlardaki menülerle hiçbir alakası olmadığı ortaya çıktı.
Gergana Kabaivanova sözlerine şöyle devam etti:

Bel muj
"Geleneksel Bulgar mutfağında etin ağırlıklı olduğunu söyleyemem, zira börekler gibi et yemekleri de sadece özel ailevi ya da dini günlerde yapılıyordu.  – Mutfak geleneğimizde daha çok hamur işleri – ekmekler, börekler, açmalar, unutmaya yüz tuttuğumuz tarhana, yufka var. Hamur, uzun zaman korunabilecek ya da kurutulabilecek şekillerde hazırlanabilir.”

Atalarımızın çoğunlukla kuzu, koyun ve keçi eti tükettiği bilinmektedir. Domuz yetiştiriciliği o kadar yaygın olmadığı için domuz eti bir asırdan daha uzun bir süre önce Bulgar sofrasında kalıcı yer edindi.  Ancak et ürünlerini saklama geleneği günümüze kadar sürdürüldü. Et ürünleri fermente edilir, tuzlanır, tahta fıçılara koyulur.


Yahni olarak adlandırdığımız büyük et parçaların sebzelerle ya da sadece soğanla pişirilmesi de Bulgar mutfağına has ve nesilden nesle aktarılan bir yemektir. Gastro turların olan ilgi geleneksel yemekler ve tarifler hazinesini koruma ve geleceğe aktarma şansını veriyor.


Günümüzde otantik tariflerin çoğu köylerdeki yaşlı kadınlar tarafından korunuyor. 

Gergana Kabaivanova sözlerini şöyle tamamlıyor:"Şu anda başta yurt içinden misafirlerle çalışıyoruz ve bizimle 20-40 yaş arasındaki gençler seyahat ediyorlar. Gençler farklı lezzetleri denemek istiyorlar ve köydeki hayvan kokusundan ya da ev sahibenin onları sabahlıkla karşılamasından rahatsız olmuyorlar. Bu beni mutlu ediyor, çünkü bu kırsal turizmi teşvik etme ve Bulgar gastronomisini takdir etme kültürünün gençler arasında potansiyele sahip olduğunu gösteriyor.”


Foto: pendara


Последвайте ни и в Google News Showcase, за да научите най-важното от деня!

Kategorideki diğer yazılar

Tutrakan’da Kayısı Festivali

Tuna nehri kıyısındaki Tutrakan şehri, bölgedeki kayısı yetiştiricilerini geleneksel "Kayısının başkenti - Tutrakan" şenliğinde bir araya getiriyor. Pazar günü 20’ncsi düzenlenen etkinlikte gelenek üzere çeşitli kayısı çeşitleri sunulacak...

Eklenme 07.07.2024 09:35

Polska Skakavitsa'daki Kelebek Festivali doğa ve yaban hayatı meraklılarını bir araya getiriyor

Kelebek ve yaban hayatı meraklıları, Struma nehri boyunda en güzel doğa olaylarından birini gözlemlemek için Köstendil’in Polska Skakavitsa köyü şelalesi yakınında düzenlenen Kelebek Festivali’nde buluşuyorlar. Yaklaşık 50 metre yüksekliğindeki şelale..

Eklenme 07.07.2024 08:35

Bulgaristan Fransız dilindeki yükseköğretimde köklü geleneğe sahip

Bulgaristan ve Romanya, eski sosyalist kampta izolasyona maruz kaldığı uzun yılların ardından dünyaya açılmaya arzusuyla 1994 yılında Uluslararası Frankofoni Örgütü'ne katıldı.  Frankofoni toplumunun temel değerlerinden biri eğitim ve özellikle..

Eklenme 07.07.2024 06:55