Siyasi maratonun son üç yıldaki yedinci seçim kampanyası sona eriyor.  Bu krizden çıkış mesajlarını duyduk mu veya gerçek sipariş edenlerin adının anlaşılmadığı oy ticaretine dair geleneksel haberler ve devlet makinesini “politik düşman” kavgasına karıştırmak acaba partilerin seçmenleri kendi saflarına çekme çabalarını gölgelemedi mi?

Politolog ve sosyologların analizlerine bakarak, sıradaki siyasi aksiyonun  seyrini izliyoruz.

Bu aksiyonda ya statükoyu değiştirmek için aktif rol alacağız, ya da dışarıdan izleyici olarak bakacağız.

“Alpfa Research” ajansı 27 Ekim seçimleri öncesi 51. Millet Maclisine yedi siyasi oluşumun gireceğini tahmin ediyor.

Seçimlere katılım oranının %30- %32’lerde seyredeceği tahmin ediliyor.

Bir partinin meclise girmesi için yüzde 4’lük barajı aşmak için şimdiye kadar 100 bin oy gerekirken, bu defaki katılımla 85 bin oy yeterli olacak. 

Sofya “Sv. Kliment Ohridski” Üniversitesi “Siyasi Bilimler” ana dalı başkanı Svetoslav Malinov, düşük katılım tahminlerini doğru buluyor ve seçimlerin sık- sık yapılması, yeni partilerin olmayışı, yeni fikir ve kişilerin seçimlere girmeyişini bu ilgisizliğin ana neden olarak gösteriyor.

"Yeni partilerin olmadığı tezi, “Vazrajdane” gibi oluşumların Halk Meclisine girmesiyle örtbas edilmiyor.

Hükümet oluşturmaya doğrudan etki yaratacak yeni fikirli yeni politik partilerin olmayışından bahsediyoruz.

Bu seçimlerde en büyük entrika 47 milletvekiline sahip DPS’nin şimdi ne hale geleceğidir. Parti taraftarları için acılı bir süreç olan bu bölünme, siyasi arenada görsel bir şölene dönüşüyor.

Yeni mecliste parlamenter çoğunluk için iki partinin milletvekilleri yeterli olmayacak.

GERBü SDS ile PP- DP vekil sayısı 120 olabilir. Seçimlerde katılım ve meclise girecek partilerin sayısına bağlı olacak meclis çoğunluğu. GERB ve PP- DB aralarındaki cepheleşmeyi biraz biledi gibi ve bu kadar ağır uçlar oluşturmadı.

O yüzden aralarındaki çoğunluk “rotasyon, dönüşümlü hükümet” döneminden daha stabil olabilir”.

Siyasi bilimci Stoyço Stoyçev: “Bizim gibi ülkelerin siyasetinde bir hükümetin ortalama ömrü iki- iki buçuk yıl sürüyor” diye hatırlattı.

 "Böyle bir ortamda kalıcı olacak tek şey partiler arasındaki ortaklıklar olabilir” diyen Stoyçev, seçimlerden sonra partnerlik faaliyetleri ve koalisyon hükümet kurma teşebbüslerine şahit olabilir, diye belirtti. Ona göre PP- DB’nin herkese eşit mesafeli başbakan fikri “İnsanoğlunun gelişiminde büyük bir adım” olacaktır.

"Seçimlerden sonra GERB’in benzeri bir modeli kabul etmesine mani olacak bir durum yok. Böyle bir başbakan kabul edebilirler. Onu şöyle izah edebilirim: üniversite profesörü, yıllar içinde hem birileri, hem diğerleriyle irtibatı olmuş ve herkesle iyi ilişkileir olan bir aday. O yüzden uzlaşı yaratacak şekilde, herkese genelde eşit mesafeli olmasını bekleyebilirim” dedi Stoyçev.

Eğer GERB- SDS ve PP- DB kabine oluşturmayı başarırsa, DPS’nin bölünen iki kanadı onu Halk Meclisinde destekleyebilir. Bu görüşü öne sürdü Stoyço Stoyçev.

Durgun ve kaynak açısından epey mütevazi seçim kampanyası, partilerin güçlerini, kaynaklarını ve fikirlerini gelecek seneye koruduğu izlenimine yol açıyor, dedi İncov. 

O zaman yeni siyasi objeler ve oyuncuların sahneye çıkacağını tahmin ediyor siyasi analizatör. Böylece insanların politikaya ve seçimlere ilgisi de geri dönebilir.

“Alpha Reaserch” ajansından sosyolog Boryana Dimitrova: “2 milyon kişi oy vermeye çıkarsa, meclise girmek için çok düşük bir baraj söz konusu olacak ve satılmış oyun ağırlığı hissedilir hale gelecektir. Bu fenomenin tehlikesi, sistematik hale dönüşmesidir ve adeta akolizme benzer bir hal almasıdır” dedi Btv’ye konuşan Dimitrova.

Derleyen: Diyana Tsankova

Söyleşiler: BNR “Horizont”

Çeviri: Sevda Dükkancı