Moldova'nın AB üyeliğine ilişkin, ülke Anayasası’na yazılacak stratejik bir hedef olan referandumun sonuçları, her ne kadar Avrupa şüphecilerine “kıl payı” yaklaşsa da, ülkenin Avrupa yanlısı bakış açısını güçlendirdi.
Ancak cumhurbaşkanlık seçimlerinin ikinci turunda ilk turda önde olan Avrupa yanlısı aday Maia Sandu ile Alexander Stoianoglo karşı karşıya gelecek.
Avrupa Parlamentosu Başkanı Roberta Mezzola, geçen hafta Strasbourg'daki toplantı öncesi Avrupa Parlamentosu milletvekillerine “Moldova halkı umudu, istikrarı ve geleceği seçti. Avrupa'yı seçtiler" sözleriyle hitap ederken şöyle konuştu:
“Avrupa Parlamentosu, Moldova'daki Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ve AB üyeliğine ilişkin Anayasa referandumuna yapılacak her türlü müdahaleyi şiddetle kınıyor. Moldova'nın en güçlü müttefiklerinden ve destekçilerinden biri olmaktan gurur duyuyoruz. Moldova'nın geleceğinin AB'de olduğunun bilincindeyiz ve onun entegrasyona giden yolunu tamamen destekliyoruz.”
AB Dış İlişkiler Servisi de Rusya'nın hibrit saldırılarını kınadı. Sözcüsü Peter Stano şunları belirtti:
“Moldova'daki seçimler, Rusya ve vekillerinin benzeri görülmemiş müdahalesi ve gözdağının ortasında gerçekleştiğini kaydettik. Bazen başarılı görünmelerinin nedeni, onların sınır tanımamasıdır. Biz, Avrupa Birliği ve ortaklarımız, ne yaparsak yapalım, yasalar da dahil olmak üzere belirli ilkelere uyarız. Ancak Rusya ve temsilcilceri buna uymuyor.“
Brüksel merkezli Avrupa Politikalar Merkezi (EPC) Kıdemli Politika Analisti Amanda Paul’a ilk sorum, Moldova'nın Avrupa entegrasyonunun eşiğinde olan referandum sonuçlarının, Moldova'nın Avrupa geleceğini de uçurumun eşiğine getirip getirmediği, şeklinde olacak:
“Aslında zafer oldukça tartışmalıydı, ama bunun nedenini görmemiz gerekiyor. Rusya'nın bu kampanyaya oy satın alma da dahil olmak üzere, pek çok farklı şekilde muazzam müdahalesini gördük. Bu durum kesinlikle sonuçları etkileyecek. Ancak zafer kazanıldı - AB üyeliği, Moldova Anayasasında yer alacak.
Elbette ikinci tur olacağı için cumhurbaşkanlık seçiminin sonuçlarını henüz bilmiyoruz. İnsanların çoğunluğunun Avrupa entegrasyonunu desteklediği açık, ancak Moldova'nın karşı karşıya olduğu en büyük sorun, Rusya Federasyonu'nun yalan yayma çabaları olmak üzere, dezenformasyondur.
Bu birinci sorun, ikincisi ise diğer adayların kime oy vereceğini bilmiyoruz . ..
“Asıl risk, bu hibrit saldırıların ikinci turu etkilemesidir. Aynı zamanda bu sorunları çözmeye yönelik pek çok olumlu faaliyete şahit oluyoruz. Örneğin, Telegram da dahil, çoğu platform sahte içeriğin kaldırılması konusunda oldukça aktifler. Moldova, dezenformasyonla mücadele için birçok araca sahip oldu, ancak bu kolay değil. Seçmenlerin nasıl oy kullanacağı tahmin etmek zor, ama sonuçta daha iyi bir finansal ve daha adil bir gelecek istiyorlarsa bu, AB üyeliğinin desteklenmesiyle başarılabilir.Moldova uzun yıllarSovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) ve Rusya Federasyonu'nun gölgesinde yaşadı. Rusya, Moldova’ya hiç bir şey vermiyor ve Moldova'nın kendi etki alanı içinde olmasını istiyor çünkü bu Moldova vatandaşlarının değil, kendisinin yararına olacaktır..
Sorun şu ki Moldova'daki pek çok insan düşük standartlarının nedenini Rusya'da değil AB'de görüyor...
“Adil olmak gerekirse, Rusya'daki standarda bakmaları gerekiyor. Moskova'nın dışında, hatta Moskova'nın bazı bölgelerinde bile yaşam standardı pek yüksek değil.Bazı bölgeleri, özellikle de daha uzak olanları ziyaret ederseniz, orada her şeyin çok karanlık olduğunu göreceksiniz. Rusya'nın bir standart veya bir ülkenin nasıl yönetilmesi gerektiği konusunda iyi bir örnek olduğunu düşünmüyorum. Bu seçimlerdeki sorunlar Moldova hükümetinden değil, dış etkenlerden kaynaklanıyordu. Yani eğer daha iyi bir yaşam kalitesi, özgürlükler, değerler ve insanların, özellikle de çocukları için istediği şeylerin çoğunu istiyorsanız ve Rusya'nın bunları size vermesini bekliyorsanız, o zaman yanlış yöne bakıyorsunuz demektir.”
Rusya'dan Moldova'ya doğru gelen dezenformasyonun ana anlatılarına değinebilir misiniz?
“Burada söz konusu olan sadece bir pist değil – Rusya, bütün bir hibrit bavula sahip. Hibrit saldırılar, Moldova vatandaşlarının AB'ye katılmaları durumunda başlarına ne geleceği ve hayatlarının nasıl daha kötü yönde değişeceği konusunda oy, dezenformasyon ve yalan satın alınarak yapılıyor. Mesela Avrupa değerleri konusu da kullanılıyor. Mesela Moldovalıların spesifik küçük meyvelerden yapılan meşhur Noel içeceğinin yasaklanacağı söyleniyor.”
Rusya lehine oy satın alınmasına çok yardımcı olan oligark İlan Shor'a karşı bir eylem fırsatı görüyor musunuz?
“Bu, bu yanlış bilginin yayılma yollarına bağlıdır. Sosyal medya üzerinden yapılıyorsa, ilgili platformların o botları veya bunu yaymak için para alan kişilerin profillerini kaldırması gerekiyor. Ayrıca orada daha güvenilir bilgiler sağlanmalıdır”.
Ayrılıkçılık girişimlerini bekleyebilir miyiz? Pridnestrovie ilkesi üzerine, Gagauz Özerk Bölgesi de Rusya yanlısıdır....
“Pridnestrovie zaten ayrılıkçı bir bölge. Orada şu an için ciddi sorunlar beklemiyorum. Ancak burada nüfus homojen olmadığı için, herkes Rusya yanlısı olarak tanımlanamaz. Pridnestrovie'nin, Moldova ile olduğu gibi, kapsamlı serbest ticaret anlaşmasından da yararlandığını hatırlatalım.
Gagavuz Bölgesi, Moldova yöneticileri için daha büyük bir baş ağrısı, çünkü lideri oldukça Rus yanlısıdır, yani kendisi Rusça konuşan Türklerdendir.Ancak bu bölge, Rusya yanlısı anlatılar, düşünceler ve dezenformasyon bombardımanına tutuldu ve bu durum, yakın gelecekte çözülmeyecektir.Bütün bunlar, Rus emperyalizminin bu bölgelere yaklaşımından kaynaklanmaktadır. Rusya’nın yaptığı, Pridnestrovie’nin, Gagavuz Bölgesi’nin ve tüm Moldovalıların yararına değildir – Rusya, kendini güçlendirme politikası izliyor. Onları zayıf tutarak artık emperyal bir güç olmadığını anlayamıyor.
Bağımsız ülkeler kendilerinin, çocuklarının ve torunlarının geleceği hakkında karar verme hakkına sahiptir. Ancak Kremlin bunu kabul edemiyor ve bu yüzden Ukrayna'nın geniş çaplı işgaline girişti. Hatta, Rusya, Ukrayna’yı ülke olarak kabul edemiyor.Yani Rusya'nın politikası hiçbir şekilde Moldova halkının lehine değil.
Mükemmel bir dünyada, Moldovalıların hem Rusya hem de AB ile ekonomik ve ticari bağları olmalı ve bunun olmaması için hiçbir neden yoktur. Bunu imkansız kılan ve durduran da Ruslardır.
Savaşın yaşandığı Ukrayna ile komşu olması Moldova'nın üyelik yolunu nasıl etkiliyor?
“Moldova'nın AB'ye giden yolu, Ukrayna'daki savaştan öncesine nazaran, savaş sonrası çok daha zordu. O dönemde AB, Moldova’nın üyeliğiyle, hatta Ukrayna'nın üyeliğiyle bile ilgilenmiyordu. Rusya'nın geniş çaplı işgali, genişlemeyi tekrar gündeme getirdi ve AB'nin, "gri bölgeler" olarak adlandırılan bu kadar istikrarsız bir bölgenin kendi güvenlik ve istikrarına zarar verdiğini fark etmesini sağladı. Yani eğer savaş başlamasaydı Moldova müzakere fasıllarını açmazdı.
Bundan çok ciddi etkilendi, sizin de belirttiğiniz gibi, Ukrayna'nın komşusu, Rus füzelerinden ve enkazlarından etkilendi, Pridnestrovie'den elektriği Rusya'dan ise doğal gazı kesildi. Ukrayna ve Moldova'nın AB'ye kabulü, aynı zamanda Avrupa güvenliğinin güçlendirilmesi için de doğal bir süreçtir.”
Moldova, Avrupa perspektifini güçlendirdiği durumda, Rusya'dan güçlü eylem bekleyebilir miyiz?
“Açıkçası Avrupa yolunu sağlamlaştırdığını düşünüyorum, artı üyelik başvurusunda bulundu ve Haziran ayında müzakerelere başladı. Şu anda AB üyeliğini de hızlandırıyor. Tabii ki Ruslar gidişatı tersine çevirmek için ellerinden geleni yapacaklar ve bunu tersine çevirecek büyük bir felaket meydana gelmediği sürece, bu durum devam edecek. Ve bu da doğrusudur, çünkü Moldova, Avrupa ülkesidir - bağımsız ve demokratik ve halkı, AB'ye katılmayı seçti”.
Peki Rusya'dan tam tersi yönde hamleler bekleyemez miyiz?
“Rusya elinden geleni yapacak ve mümkün olan tüm araçları kullanacak. Moldova en kötüsüne hazırlıklı olmalı ve Kişinev hükümetinin de bunun tamamen farkında olduğunu düşünüyorum.
AB'nin zaten Ukrayna'ya yoğun bir şekilde müdahil olduğu göz önüne alındığında, o zaman tepkisi ne olurdu?
“AB, Ukrayna'daki savaşın başlangıcından bu yana ve sonrasında Moldova'ya büyük destek verdi. AB, Moldova'nın bu yolda ilerlemesi konusunda kararlıdır.Tabii ki, bu Moldova'nın müzakere fasıllarının açılıp kapanması için gerekli reformları nasıl yapacağına bağlıdır, ancak AB'nin bu yönde desteğini sürdürmesi gerekiyor.Elbette, Batı Balkanlar'ın da Avrupa perspektifi var ve AB'nin daha fazla genişlemeye hazırlanması gerekiyor, bu da daha fazla iç reform anlamına geliyor. Ancak Rusya konusunda,AB çok zor dersler aldı - Ukrayna, Moldova ve Gürcistan olmak üzere, hem komşularına yaptıkları nedeniyle, hem de AB'nin içinde işlediği cinayet ve zehirlenmeler gibi bazı korkunç eylemler nedeniyle. Şimdi AB’nin Kremlin'in ne olduğunu, nasıl çalıştığını, ne kadar ileri gitmek istediğini ve AB'nin buna karşı mücadele etmek için ne yapması gerektiğini her zamankinden daha iyi anlıyor.”
Amerika Birleşik Devletleri'nde yakında cumhurbaşkanlık seçimi yapılacak. Trump kazanırsa, bu Moldova'ya karşı tutumu değiştirmez mi?
“Trump kazanırsa bu genel olarak kötü bir haber olur. Özellikle Avrupa güvenliği açısından, çünkü AB, Trump'ın cumhurbaşkanlığına hiç hazır değil, çünkü şu anda Avrupa, Ukrayna’ya ihtiyaç duyduğu desteği vermeye hazır değil. Ama sonuçta bunun bu ülkelerin üyeliğine giden yolu çok fazla değiştireceğini düşünmüyorum. Moldova ise, Ukrayna’ya nazaran ABD’nin askeri açıdan odağında değil.
Yapması gereken ise, gerekli reformları gerçekleştirmek, sürdürülebilirliğini güçlendirmeye devam etmek ve mümkün olduğu kadar çok sayıda dış ortakla etkileşime geçmektir. Bütün bunlar, siyaset, ekonomi ve güvenlik açısından daha güçlü ve daha dirençli bir ülke olmasına yardımcı olacaktır. Siyasi olarak Rusya tehdidiyle mücadele etmek ve ülkeyi birleştirmek için harekete geçerek insanların içinde var olan bu bölünmelerden kurtulmasını sağlamak. Bu çok ciddi bir iç sorundur ve kolay kolay çözülmeyecektir” dedi Brüksel merkezli Avrupa Politikalar Merkezi (EPC) Kıdemli Politika Analisti Amanda Paul.
Çeviri: Şevkiye Çakır
Bu haber, AB “Euranet Plus” Radyo Ağı çerçevesinde hazırlanmıştır. Haberin orjinalini buradan dinleyebilirsiniz.
İklim değişikliği küresel bir olay olup dünyanın her köşesinde kendini gösteriyor. Bunun son örneği, İspanya’nın Valencia bölgesini vuran sel felaketi oldu. Avrupa’da son 50 yılın en feci seli olarak değerlendirilen bu doğa afetinde yüzlerce kişi..
Halkı aydınlatanlar, yalnızca şükran ve hayranlık duyulan kişiler değil, tarihimizde milli aidiyet duygumuzu uyandıran en önemli şahsiyetler olarak görürüz. Ancak “halk aydınlatan” kavramının arkasında nasıl bir arketip duruyor ve neden Halk..
Sofya’da 28 Kasım 1938’da yayınlanan “Besarabya Bulgarları” gazetesinin tek sayısında “Besarabya Bulgarları, Bulgar halk cüssesinin, Bulgar manevi ve kültürel birliğinin ayrılmaz bir parçasıdır ve böyle kalacaklar, zira aramızdaki bağ güçlüdür”..