Günün Programı
Yazı Boyutu
Bulgaristan Ulusal Radyosu © 2024 Tüm hakları saklıdır

Mülteciler evlerini keyiften terketmiyor

БНР Новини
Rebar Ali ve ailesi.

Savaşı bilmeyenler ve onun gerçek boyutunu tanımayanlar için, onu hayal etmek zor olur. Yüzlerce insanın ölümüne yol acan trajediyi filmden veya televizyon ekranlarından görmek başka, havada ölüm ve bomba kokusunu hissetmek daha da farklı. Sakin bir gecede gökgürülütüsü ve şimşekli rüya görmek, gözlerini açtığında ise düşen bombalar ve ağır füzelerin korkutucu sesine tanık olmak başka. Gündüzleri çatışmalar kısa süreli duruyor, ancak gün batımında çatışmalar ve bombardımanlar var gücüyle yenileniyor. Ara sıra, ıssız kalan binaların arasına saklanan keskin nişancılar, silah tutma ve isabet yeteneklerini, sokaktan geçen veya evlerinde olan masum insanlar üzerine test ediyor. En başta “biter, biter” tesellisiyle bekliyorsun, ancak gün gelir ki, sabrın tükenir ve evini, malını, mülkünü, barkını terkedip, bilinmez yolların ufkuna göç yolculuğuna çıkıyorsun. Suriye’den binlerce mülteci aynı kaderi paylaşmış, ölümden kaçmak için, doğup, büyüdükleri memleketi terketmiş, Suriye’den kaçmış.

Elde ne varsa, ne yoksa satıyorlar ve sınırda insan tacirlerine vermek için para topluyorlar, yüzlerce, binlerce kilometre katediyor.

Kürt asıllı Suriyeli Rebar, kanalcıları bulmuş ve 2014 yılı Kasım ayında Bulgaristan’a girmiş. Sınıra yakın insan tacirleri onları bir tren vagonuna yüklemiş ve yarım saat sonra Bulgar polisi onları yakalamış.

"Köyümü silahlı çeteler bastı, uyarmadan gelişigüzel vurmaya başladılar. Orada durum çok kötüleşti. Orada korku hakim. İŞİD de köyde hakim. Heryerden bize bombalar yağıyor.  Bombaların, füzelerin nereden geleceğini bilemiyorsun, kimin evini vuracakalrını kestiremiyorsun. Bulgaristan’da artık daha rahatız”.

Hudutta kaçak yakalanan mülteciler “kimse” oluyor. Sığınmacı hakkı istemeden önce, hiç bir hakları yoktur. Mülteci statüsü almak için beklerken, Devlet Mülteciler Ajansının geçici yurt ve kamplarına yerleşiyorlar. Sınıra yakın Pıstrogor köyü ve Harmanlı şehri kampları var. Sofya’da da iki mülteci kampı bulunuyor. Banya köyünde ise, tek başına kalan, kimsesiz çocuklar için mülteci merkezi var. Harmanli’deki kamp en büyük olanıdır:

Снимка

"Burada 2 000 civarında mülteci var, diyor kamp sorumlusu Marko Petrov. Şu an 560 çocuklu 360 aile var. 900 erkek ve 400 kadın bulunuyor. Kampta sığınmacıların % 87’si Suriye’den Kürtler. Afganistan, Pakistan, İran, Irak ve Filistin’den de sığınmacılar bulunuyor. Onları ilk başta çadıra yerleştiriyorduk, şimdi ise karavanlar var. Tank, otomobil, silah donatımın gizlendiği üç büyük hal depo onarıldı ve şimdi oraya 1 600 kişi yerleştirildi. Merkez kapasitesi 3 600 kişiye yeterli. Modern bir mutfak yaptık, çamaşırhaneyi düzenledik, 4 000 kişinin yemek yiyebileceği güzel bir yemekhane yaptık. Elektrik şebekesi değiştirildi. Kalorifer kurmayı planlıyoruz. Tüm binaları ısıtmak istiyoruz”. 

Marko Petrov, mültecilerin kampta 4 ile 10 ay arasında kaldığını söyledi. Bazılar Almanya, Fransa, İsveç’e gidiyor. Bazıları ise yakınları tarafından çağırılmayı bekliyor. Onlardan sadece %1’i Bulgaristn’da kalıyor.

Fotoğraflar:Darina Grigorova

Çeviri: Sevda Dükkancı




Последвайте ни и в Google News Showcase, за да научите най-важното от деня!

Kategorideki diğer yazılar

Smilyan fasulyesi de aşırı sıcaklardan nasibini aldı

Rodoplarda aynı adı taşıyan fasulyesi ile ünlü Smilyan köyünün Tarım Kooperatifi Başkanı Safidin Çukurtev, BNT’ye verdiği bilgide yeni hasadın aşırı sıcak havalardan dolayı olumsuz etkilendiğini ve bu sezon Smilyan fasulyesindeki verimin düşük..

Eklenme 19.08.2024 18:06

19 Ağustos Dünya Fotoğrafçılık Günü

Avustralyalı fotoğrafçı Korske Ara'nın girişimiyle 2010 yılından bu yana 19 Ağustos Dünya Fotoğrafçılık Günü olarak kutlanıyor. 1839 yılında Fransa Hükümeti, Fransız sanatçı ve kimyager Louis Jacques Mande Daguerre 'den,  daguerreotype olarak..

Eklenme 19.08.2024 08:20

Damak tadının geçmişe yolculuğu

Derler ki, bir yeri tanımak istiyorsanız onu sadece gözlerinizle görmek değil aynı zamanda damağınızla da tatmalısınız. Ülkemizde her köyün, her şehrin ya da bölgenin kendisine has tat ve kokusu var.  Onları tanımanın yollarından biri yaygınlık..

Eklenme 18.08.2024 14:35