Bulgaristan, şişmanlık ve obezitenin sıkça rastlandığı AB ülkelerinden biridir. Kilo fazlalığının artık küçük çocuklarda bile sıkça görülen bir sorun olması, endişe vericidir. Obezite ve İlgili Hastalıkları Araştırma Birliği verilerine göre son on yıllık dönemde kilo fazlalığı bulunan çocukların sayısı ikiye katlanmıştır. Bu hızlı artış, yerli beslenme geleneklerinin bozulmuş olması ile açıklanmaktadır. "Fast food" türü hızlı hazır yiyeceklerin gittikçe çok tüketilmesi, şişmanlığa yol açıyor. Ülkemize has gıda maddelerinin çoğu yurt dışından ithal edilen ucuz maddelerle değiştirildi. Soframızda sık sık paketlenmiş gıdalar bulunuyor, oysa onların üretiminde her çeşit katkı maddeleri kullanılıyor. Farklı pazarlama yöntemleri ve indirimli fiyatlar, zararlı besinlerin tercih edilmesini sağlıyorlar. Bu olay hızlı hazır yiyecek mekanlarında da kendini gösteriyor. Hızlı yiyeceklerin şişmanlığa yol açtığı yönünde yapılan uyarılara rağmen "fast food" restoranları, hem çocuklar hem ebeveynler arasında büyük rağbet görüyor.
Obezite ve İlgili Hastalıkları Araştırma Birliği Başkanı Prof. Svetoslav Hanciev, ülkemiz vatandaşlarının gittikçe daha kilolu ve daha hastalıklı hale geldiklerini, ergin vatandaşların dörtte birlik bölümünde obezitenin, yüzde 60 kadarında ise kilo fazlalığının görüldüğünü ve bu durumun ciddi bir tıbbi ve sosyal sorun olduğunu belirtirken şunları ekledi:
“Kilo sorunu olan kişiler, yaz mevsiminden çok önce önlem almaya başlamalıdır, ancak bu şekilde harcadıkları çabalar istenen sonucu verecek. Biz uzmanlar, her şeyden önce yürüyüş yapılmasını tavsiye ediyoruz. Günde 50-60 dakika yürüyüş yapmak gerekir. Bisiklet, yüzme, koşu ve dağ tırmanışı gibi aktivitelerin yapılmasında da büyük fayda var. Bu anlamda başkent Sofya'nın sakinleri şanslıdır, çünkü yakında Vitoşa dağı var. Obezitrnin tedavi edilmesine biz Bulgar uzmanlarının sağladığı katkının altını çizmek istiyorum. Horeoterapi denen tedavi amaçlı danslar söz konusu. Uzun yıllar süren araştırmalar sonucu biz, hafta bir kez iki saat yapılan dansların kiloyu düşürdüğünü ve insanların ruh halini iyi yönde etkilediğini ispatladık. Hastanın kısa sürede kendini iyi hissetmesi önemli olduğu için danslar, obezitenin tedavi edildiği sağlık kuruluşlarında uygulanan programların olmazsa olmazıdır, diyor Prof. Svetoslav Hanciev ve şunu da ekliyor: Kilo fazlalığı, kalp-damar hastalıklarına yol açıyor. Kilo fazlalığını tedavi ederken biz aslında diabet ve yüksek tansiyon, enfarktüs insult ve daha bir dizi hastalığa karşı önlem almış oluyoruz.
Kilo fazlalığı dünya çapında izlenen bir pandemi haline gelmiş bulunuyor. Küreselleşmenin sonucu olan sorun, beslenme alışkanlıkları değişen küçük devletlerde bile görülüyor. Prof. Hanciev'in sözlerine göre obeziteye karşı önlemlerin alınmasına daha çocuğun gelişmesindeki ilk 1000 günde başlanmalıdır.
"Biz doktorlar, hamile kalındığı andan itibaren çocuğun ikinci yaşına kadar önleyici tutumun uygulanması gerektiğini söylüyoruz. Bir anne adayı, doğacak olan çocuğunun şişman olmamasını ve bir dizi hastalığa yakalanmamasını isterse hamilelik döneminde alacağı kilonun 14, en çok 20 kilonun altında olması gerektiği ispatlanmıştır. Çocuğun sağlığı, annenin yaşam tarzına bağlıdır. Bizim birliğimiz artık üç yıldır "Albena" beldesinde sağlık okulu düzenliyor. Çocuklara, ebeveynlere ve öğretmenlere açık olan sağlık okulunda sağlıklı yaşam tarzı öğretiliyor, kumsalda yürüyüşler, yüzme yapılıyor ve bütün bunlar kısa sürede sonuç veriyor. Eğitim Bakanlığının himayesinde düzenlenen bu etkinlik artık yabancı uzmanların ilgisini çekiyor. Bu çalışmaların bütün ülkeyi kapsamasını hedef belirlemiş bulunuyoruz" diye konuştu profesör Hanciev.
Çeviri :Tanya Blagova
ABD başkanlık seçimleri konusunda heyecanlananlar yalnızca Amerikalılar değil , Avrupalılar da nefeslerini tutarak sonuçları bekliyor – Kamala Harris'in zaferi gerçekten tutarlı bir politika ve öngörülebilirlik getirir mi ,..
İklim değişikliği küresel bir olay olup dünyanın her köşesinde kendini gösteriyor. Bunun son örneği, İspanya’nın Valencia bölgesini vuran sel felaketi oldu. Avrupa’da son 50 yılın en feci seli olarak değerlendirilen bu doğa afetinde yüzlerce kişi..
Halkı aydınlatanlar, yalnızca şükran ve hayranlık duyulan kişiler değil, tarihimizde milli aidiyet duygumuzu uyandıran en önemli şahsiyetler olarak görürüz. Ancak “halk aydınlatan” kavramının arkasında nasıl bir arketip duruyor ve neden Halk..
Dünyanın farklı ülkelerindeki Bulgar topluluklarından soydaşlarımızın, ülkemizdeki memurların "Bulgar olduğunu söylüyorsun, ancak Bulgarca bilmiyorsun”..
1 Aralık tarihinde resmi olarak göreve başlayan Avrupa Komisyonu'nun yeni yönetiminin geçtiğimiz Çarşamba günü onaylanmasıyla..