Vladimir Dimitrov-Maystora'nın resimlerinin başka bir sanatçının eserleri ile karıştırılması imkansız. Akılda kalıcı anlar bırakan, çizdiği görüntülerle çok benzersiz, parlak ve etkileyicidir. Tablolarında özellikle kadın simaları unutulmaz güzelliktedir. Bir kızın hasat sırasında neler hissettiğini, şarkıyı nasıl söylediğini, tarlada kendini nasıl çalışmaya adadığı, ressamın bütün bunları çok derinden anladığı hissi uyandırıyor. Sözlerle ifade etmeye çalıştığımız anneliğin kutsallığını izleyiciye iletmeyi başarıyor.
Sanatçı yaşama duyduğu hayranlığını sadece insan portrelerinde ifade etmiyor. Armut, elma, üzümün resmedildiği bir çalışmanın önünde durduğunuzda içlerindeki meyve sularını hissedersiniz, canlı hissedersiniz. Enteresan bir ayrıntı ressam koparılan meyve hiçbir zaman resmetmemiştir, sadece ağaçta olanları.
“Maystora ile ilgili çok özel bir şey var - sadece bir sanatçı olarak kendi tarzını inşa etmekle kalmıyor, aynı zamanda eserinin ulusal bir imajına da ulaşıyor. “Adamı öyle resmetmek isterim ki, bir Bulgar olduğu anlaşılsın”, diyor sanatçı.
Küstendil'deki "Vladimir Dimitrov - Maystora" Sanat Galerisi küratörü Svetla Aleksandrova şunları anlatıyor:
“Maystora, dahi yaratıcının ve çok iyi ve güzel ruhun birleştiği bir şahıstır. Çok az büyük sanatçı aynı zamanda değerli ve iyi insanlardır. Onda dahi bir ressamın ve insan saflığı ve iyiliğin inanılmaz bir sembiyozu vardır. Bu düşünmemiz gereken bir konudur. Nezaketimiz samimi mi? Üstadın kendi zayıf yönleri de vardı, ama onlara göstermiyor.
Örnek vermesi gerektiğinde öyle yapar ki, hayran olalım. Oldukça bilinçli bir şekilde, tamamen sanata adanmış yalnızlık hayatını seçer. Başından beri sanatta ne kadar uzun ve zor bir yol kat etmesi gerektiğini bilir. Uykusuz geceler geçirir ve işi için “köy uyuyor, ben ise sorunlar çözerim” der.
Eserlerinin çoğu kadına, anne adaylarına ve çocuklara adar, bunlar en sevdiği karakterler. Bütün evreni gösterir, tüm çevreyi kapatır - çocuktan, kızdan, düğüne, yaşlılığa kadar. Bu yüzden galerimizdeki serginin sonunda 103 yaşındaki Mitra ninenin portresi yer aldı. Portrenin adı “Gençlikten anılar” ve kadının arkasında horon tepen genç kızlar var.
Küstendil'de 1972'de Vladimir Dimitrov –Maystora’nın galerisi inşa edilir.O da onun ruhunu taşır. Binanın inşa edilmesi kararı verdiklerinde şehir sakinlerinin harcanan para yüzünden protesto etmek bir an akıllarından geçmedi. Svetla Aleksandrova anlatıyor:
“Üstadın ruhunu koruyan kutsal bir yerdir. İnsanların önünden geçerken yıllarca şapkalarını çıkarması, bazılarının haç işareti yapması tesadüfen değil. Onları kimse bunu yapmaya zorlamaz. Binanın kendisi penceresiz ve ayrı, ayrı koridorlara sahip olmakla birlikte tamamen doğal üst aydınlatma ile tasarlanmıştır. Mimarlar izleyiciyi resme yönlendirmek istedi. Duvarlar bembeyaz ve bakışları kendine çeken tek şey Maystora’nın ışık saçan tabloları. Galeri kapısında Hipokrat'ın düşüncesi yazılı: “Yaşam kısa, sanat ebedidir”. Maystora bunu erken erken öğrenmiş ve tüm zamanını sanata adamıştır."
Foto: vladimirdimitrov-maistora.com
Türkçesi: Müjgan Baharova
20 Eylül saat 11 civarında, Prof. Dr. Lyudmil Vagalinski’nin ekibinden arkeologlar, Antik kent Heraclea Sintica’nın büyük kanalizasyon kanalında ikinci heykel keşfettiler . BGNES’in Archaeologia Bulgarica sitesine dayandırdığı..
Bulgar uzun metrajlı filmlerin yarıştığı 42. “ Altın Gül ” Film Festivali bu akşam Varna’da başlayacak. Festival programında, 15 uzun metrajlı film, 20 kısa film ve 5 dizi yarışacak . “Altın Gül” Film Festivali açılışı 19 Eylül..
Orhan Kemal’in doğumunun 110. yılında onu BNR “Altın arşivinden” bir eserinin radio piyesiyle anacağız. 1968 yılında Sofya Radyosu’nun stüdyolarında yazılan eser, bugün de muhafaza ediliyor ve adeta yayınlarımızın tarihçesine de ışık tutuyor...