Ölüm haktır... Her canlı ölümü tadacaktır. Bu hakikati hiç kimse inkâr edemiyor. Allah’ın hikmeti gereği ölümü hiç bir canlı atlatamayacak, bu gerçeği aşamayacaktır. Dolayısıyla ölümü alt etmek, ölüme kafa tutmak yerine ölüm ile yüzleşmeye hazırlanmak en akıllı tutumdur.
Hiç kimsenin inkâr edemediği ölüm hakikatinden sonra ne olacağı hususunda insanlar, dinler, ideolojiler vs. farklı görüşlere sahiptir. Ama genel olarak bakıldığında dinler ölümden sonra bir hayat olduğunu kabul etmektedir, insanların çoğu da o yönde inanmaktadır. Bu da doğal bir şey, çünkü insanın özünde, doğasında sonsuz bir hayat düşünce ve özlemi vardır. Dinler bu özlemi karşılayacak yolları farklı şekillerde insanlara sunmaktadır ve bu da genellikle ölümden sonra dirilmeyle ilgilidir. Ancak ölüm sonrasında yaşanacaklar konusunda dinlerin farklı yorumları söz konusudur.
Allah’ın insanlığa gönderdiği son mesajın ortaya koyduğu İslâm dini de ölümden sonra bir hayat olduğunu, bunun kabir hayatı, kıyamet sahneleri, mahşer günü, cennet ve cehennem hayatı olarak yaşanacağını öğretmektedir ve genel anlamıyla bütün bunları ahiret günü olarak adlandırmaktadır. Her Müslüman bunları, kaynağın Allah’ın vahyi olan bilgiler ve hakikat olarak kabul etmektedir, can u gönülden inanmaktadır. Dünyadaki geçici hayatını da buna göre dizayn etme gayret ederek ebedî ahiret hayatını saadet içerisinde geçirmeyi arzu etmektedir. Bunun yolunun da iyi bir dünya hayatından, bugünü Allah’ın rızasına muvafık olarak yaşamaktan geçtiğini bilmektedir. Zira “dünya ahiretin tarlasıdır” sözleri her gün kulaklarında çınlamaktadır.
3 Nisan 1860 yılında İstanbul’daki Bulgar kilisesi “Aziz Stephen”daki kutsal Paskalya ay ini sırasında Metropolit Hilarion Makariopolski, ekümenik Rum patriğinin adını söylemedi . Patrik Cyril VII’nin adı yerine Sultan Abdülmecid’in adı..
Ramazan ayı, farklı özellikleriyle insanın şahsî hayatına ve genel anlamda toplumun hayatına güzellikler taşımaktadır. Günümüz insanı genellikle bir şeyi değerlendirirken maddî ölçülerle, parasal değeriyle ele almaktadır. Bu da bazen insanı..
Bulgaristan’ın NATO’ya kabul edilmesi üzerinden 20 yıl geçti. NATO’ya katılma kararınının bir kez daha alınması gerekirse bugün itibari ile ülke vatandaşlarının yüzde 56’sı İttifak üyeliğine “evet”, yüzde 28’i ise “hayır” oyu kullanacak. Buna dair..
Müslüman-Türk nüfusunun geçmişi bin yıl kadar öncesine giden Bulgaristan’da esas Müslüman topluluğunun oluşumu, Osmanlı döneminde Anadolu’dan yapılan..