1991 Tarihli Madrid Protokolü, çevrenin korunmasına ilişkin en önemli belge olmakta. Bu belge ile Buz kıtasında yer alan ve devasa tabi kaynakları ve inanılmaz bioçeşitliliği ile gezegenimizin en büyük doğal laburatuarı olarak bilinen toprak parçası Antarktika'nın korunmasına dair sıkı kural ve kriterler getirildi.
4 Ekim 2021'de protokolün imzalanması üzerinden geçen 30 yıl vesilesi ileMadrid'de düzenlenen uluslarası konferansta Antarktika'nın korunması yönünde en faal çalışmalar yürüten ülkelerden biri olan Bulgaristan da temsil edildi.
Konferansın Sofya yansıması olarak Sofya Üniversitesinin tören salonundahem Madrid protokolünün hem de Bulgaristan ile İspanya arasındaki başarılı bilimsel işbirliğinin 30 yılı kutlandı.
Bu önemli etkinliğe katılan önde bilim adamlarından biri, ünlü İspanyol araştırmacı ve UNESCO'nun iyi niyet elçisi Kitin Munyos "Her ne kadar hiç ayak basmamış olsak da hepimiz Antarktika sakiniyiz" diyerek Antarktika sularında yaşayan balinaları son derece sürükleyici bir şekilde anlattı. Balinalarla ilgili çekilecek olan belgeselle (Whale Nation), yer yüzündeki en büyük memeli hayvanın hayret verici yaşamını beyaz perdeye taşınacak. Filmin Bulgar dilindeki seslendirilmesini ise Kitin Munyos'un eşi Bulgar prensen Kalina üstlenecek.
Aynı etkinlikte onuşan İspanya'nın Sofya Büyükelçisi Alehandro Polanko ise "Sv. Kliment Ohridski" ve "I. Huan Karlos" Antarktika üsleri arasında yürütülen tamamen bilimsel nitelikli işbirliğinin dışında Livingston adasında iki ekip arasında sıcak dostluk ilişkilerinin de kurulduğuna vurgu yaptı.
Bulgaristan Antarktika Enstitüsü prof. Hristo Pimpirev, Buz kıtasının bütün insanlığın hayatı açısından taşıdığı öneme ve barış ile araştırma yeri olarak korunması ve gelecek nesiller için muhafaza edilmesi gerekliliğineişaret etti.
Prof. Pimpirev, radyomuza konuşurken son Antarktika seferinin zorluklarını anlattı:
„Sefer başladı ve üssümüz iki saatliğine açıldı, fakat hava şartları son derece kötüydü. Buzların çözülmesinden dolayı 200-300 kilogramlık buz blokları seyrederek birbirine çarpıyor ve insanlar için tehlike oluşturuyordu. Bulgar üssüne sadece 7 kişi ulaşabildi. Onlar makineleri çıkarıp diğerlerini beklerken gemi kaptanı ikinci defa demir atmamaya karar verdi. Sonuçta bu 7 kişi gemiye döndü. Seferlerin 30 yıllık tarihçesinde üssümüz ilk defa iki kere açılacak. Gemi tekrar Güney Amerika'ya dönerek Bulgar kutup bilimcilerini King George adasında bıraktı. Onlar orada Uruguay'ın "Artigas" üssünde kalıyorlar. Noel'de tekrar yola çıkmalarını ve Bulgar üssünde kutlama yapmalarını ümit ediyorum. Bu şekilde programın uygulanması 10 gün gecikiyor, fakat Antartika'da hiçbir şey kesin değil ve her şey hava şartlarına bağlıdır" şeklinde konuştur Profesör Pimpirev.
Prof. Pimpirev, Buz kıtasında yaşanan gerçek bir hikayeden esinlenen bir çocuk kitabının yazarıdır. Kitap, bundan sayılı günler önce çıktı.
„Çok sevimli olan bu çocuk kitabı, 1993-1994'te düzenlenen ikinci seferimiz sırasında yaşanan bir hikayeye dayanıyor. Yaralı halde bulduğumuz bir pengueni üsse aldık, adını da Goşo koyduk. Ne verdiysek hiç bir yiyeceğe yanaşmadı. Sadece onun eşi olan dişi penguenin getirdiğini yiyordu. Penguenler tekeşli olup çiftler halide yaşar. İyileşince hafif topallayarak eşi ile birlikte üsten ayrıldı, fakat sonra her yıl kıyıda beklememizibekliyordu. Yazdığım çocuk kitabında Goşo adlı penguen Antarktka'daki hayatını, Bulgarlar'la olan tanışmasını ve bir tür fok olan pars foku dişlerinden nasıl kurtulduğunu, tarafımızca nasıl iyileştirildiğini anlatıyor".
Sofya Üniversitesinin tören salonunda"30 yıl Antarktika'da birlikte" adı ile tertip edilen sergide Livingston adasında bulunan Bulgar üssünün hayatından ilginç anlar gözleri önüne seriliyor. İlginç fotoğraflar aynı adı taşıyan albüm halinde toplanıp çıkarıldı.
Foto: BGNES
Çeviri: Tanya Blagova
Halkı aydınlatanlar, yalnızca şükran ve hayranlık duyulan kişiler değil, tarihimizde milli aidiyet duygumuzu uyandıran en önemli şahsiyetler olarak görürüz. Ancak “halk aydınlatan” kavramının arkasında nasıl bir arketip duruyor ve neden Halk..
Moldova'nın AB üyeliğine ilişkin, ülke Anayasası’na yazılacak stratejik bir hedef olan referandumun sonuçları, her ne kadar Avrupa şüphecilerine “kıl payı” yaklaşsa da, ülkenin Avrupa yanlısı bakış açısını güçlendirdi. Ancak..
Sofya’da 28 Kasım 1938’da yayınlanan “Besarabya Bulgarları” gazetesinin tek sayısında “Besarabya Bulgarları, Bulgar halk cüssesinin, Bulgar manevi ve kültürel birliğinin ayrılmaz bir parçasıdır ve böyle kalacaklar, zira aramızdaki bağ güçlüdür”..