Günün Programı
Yazı Boyutu
Bulgaristan Ulusal Radyosu © 2024 Tüm hakları saklıdır

Sosyal ağların tuzağından kurtulmak mümkün mü?

Photo: pixabay

Günümüz koşullarında gençlerin güzel, modern, başarılı ve iyi bir yaşam algısını oluşturan sosyal ağlardır. “Trend” Araştırma Merkezi tarafından yapılan sosyolojik araştırmaya göre, Bulgaristan’da 18-29 yaş arası gençlerin yüzde 50’den fazlası, güzellik kriterlerini influencerların belirlediğine inanıyor. Anket verileri ayrıca, katılımcıların yaşı azaldıkça yüzdenin arttığını gösteriyor ve dolayısıyla reşit olmayanlar arasında daha da yüksek olduğuna dair varsayıma yol açmakta. Gerçeklik algısının değişme etkisi olmasaydı tüm bunlar sorun teşkil etmezdi.

Çoğu zaman sosyal ağlarda ve özellikle Instagram’da mükemmellik sınırında insanlar, nefes kesen doğa manzaraları ve mükemmel düzene sahip evler görürüz, ancak tüm bunlar özel filtrelerle “iyileştirilmiştir” ve böylece gerçeklik algısı değişmektedir. İnsanın kendini diğerleri ile karşılaştırma konusunda doğal bir dürtüsü olduğundan, binlerce takipçisi olan influencerlar tarafından sıklıkla dayatılan “mükemmel” görünüşler, bazı insanlara hayatlarının o kadar da iyi olmadığını ve yeterince başarılı olmadıklarını hissettirir.

BNR’ye konuşan Psikolog Viktoriya Dyakova, “Sosyal ağlarda olduğu gibi mükemmellik arayışı bir hamsterin çarkı çevirme çabası gibidir, sonu yoktur” dedi ve şöyle devam etti:

“Günümüzde birçok insan kendini sosyal ağlarda ve özellikle Instagram’da gördükleriyle karşılaştırıyor. Orada görünen içeriğin çoğunda sahte notlar var. Filtreler, herkesin gidemeyeceği güzel yerlerin resimleri, farklı programlarla ayarlanabilecek vücutlar ve gençlere ulaşılması gereken bir şey olarak yaratılan ve yansıtılan tüm bu imajlar sahte. Vurgu yapmak istediğim kelime “gereken”, çünkü ulaşmak istediğim bir idealin imajını oluşturduğumda ve ona ulaşmak için her gün çabaladığımda bir hamsterin çarkı çevirme çabası gibi oluyor, yani sonu yok, çünkü bu görüntüler gerçek değil.”

Viktoriya Dyakova, Instagram’da herkesin en güzel anılarını paylaştığının altını çizerek şöyle devam etti:

“Harika anları ölümsüzleştirdiğimiz fotoğrafları yüklüyoruz ve böylece hayattaki her şeyin sadece iyi olduğu yada sadece iyinin peşinde gidilmesi gerektiği gibi yanlış, hayali bir fikir yaratıyoruz. Tabii ki hiç kimse problemler, çatışmalar, hastalıklar yaşamak istemez ama bunlar hayatın kaçınılmaz parçasıdır. Hayat böyledir. Sadece güzel, sorunsuz anlar yaşamak mümkün değil, böyle olursa iki kişiden biri sessiz kalıyor demektir. Böyle bir anda kimse nasıl kavga ettiğini çekip paylaşmaz.”

Birçok insanın, özellikle gençlerin sabah uyandıklarında ilk olarak yaptıkları sosyal ağlarda profillerini kontrol etmek ve orada yüklenen yenilikleri, fotoğraflarında veya videolarında başka bir beğeni olup olmadığını kontrol etmek oluyor. Dünya Sağlık Örgütü sosyal ağlara bağımlılığı bir hastalık olarak sınıflandırmamaktadır, ancak sürekli internet ortamında takılma arzusu, sosyal platformdan uzun süre ayrıldığında kaygı duymak, başkalarının onayını almak için sürekli fotoğraf paylaşmak gibi bağımlılıkların karakteristik belirtilerinin olduğu ortada.

Her beğeniyle birlikte mutluluk hormonu salgılıyoruz, fakat dışardan gelecek onaya bağımlılık duymamak için, bu tuzaktan kurtulmak için ne yapılabilir?

“Sosyal ağlarda ne kadar zaman geçireceğimize dair bazı kısıtlamalar getirmeye çalışırsak, Novalgin vermeyi, baş ağrısını uyutmayı tercih etmiş oluruz, ancak nedenleri aynı kalacaktır. Bunun böyle olmasının iki temel nedeni vardır. Biri doğrudan gelen değersiz hissetme duygusu, ikincisi ise genellikle sosyal olarak arzu edilen ve onaylanmasını istediğimiz davranışımızdır.”

Uzman’a göre “Her beğen işareti ile beğenildiğimizi ve onaylandığımızı gördüğümüzde önce mutluluk hormonu salgılarız ve aynı zamanda değersiz hissinden bir anlık kurtulup, kendimize güvenimiz gelir. Ne kadar çok beğeni alırsak, o kadar çok tatminlik duygusu hissederiz ve böylece kısır döngünün içine gireriz, yani daha çok beğeni almak için daha çok paylaşım yaparız.”

Psikolog Viktoriya Dyakova, bir insanın kendi hakkındaki düşünceleri, başkalarının onun hakkındaki düşüncelerinden çok daha önemli olduğuna inanıyor ve bununla ilgili şöyle konuştu:

“Herbirimiz çok bireysel ve farklıyız. Herkes tarafından sevilemeyeceğini ve aslında herkesin onayına, herbir kişinin seni kabul etmesine ihtiyacın olmadığını anladığında, istikrarlı özgüvene sahip olduğunda, kendine, yeteneklerine ve niteliklerine inandığında, o zaman birinin seni sevmediği gerçeği seni etkilemez. Bu süreci farkettiğinde, yani bu kısır döngüye girdiğini, paylaşımlarının başkaları tarafından beğenilmesi kendini önemli hissetmeni sağladığını anladığında yapman gereken bundan soyutlanmak. Kendine yeterince güvendiğinde, sürekli beğeni almaya ihtiyaç duymayacak ve bu şekilde devam etmeyeceksin.”

Kaynak: BNR-Horizont Programı, Rosina Petrova ve İvelina Georgieva’nın röportajı

Düzenleme ve çeviri: Bedriye Haliz

Foto: pixabay, unsplash, Özel arşiv


Последвайте ни и в Google News Showcase, за да научите най-важното от деня!

Kategorideki diğer yazılar

Görme engellilerin “zor seçimi”

Bulgaristan'da hareket ve görme engelli insanlar , hareket etmede ve yaşamlarında birçok zorlukla karşı karşıya kalıyor. Ancak fiziksel engeller şöyle dursun, bilgi ve idari hizmetlerdeki erişim düzeyinde de engeller mevcut. Tüm..

Eklenme 27.10.2024 08:35

Vesko Eschkenazy: Seçimler çok önemli. Bazen ülkemizde gördüklerimi kaldıramıyorum

Dünyaca ünlü keman sanatçısı ve Amsterdam Kraliyet Concergebow Orkestrası Baş Kemancısı Vesko Pantaleev – Eschkenazy, Bulgaristan Radyosuna konuşurken “Oy verme hakkımı kullanabiliyor ve bunu yapmamın mümkün olduğu bir yerde bulunuyorsam sandık başına..

Eklenme 27.10.2024 07:30
Edirne Başkonsolosu Radoslava Kafeciyska

Seçim öncesinde Edirne’de durum sakin

Bulgaristan Ulusal Radyosu BNR’nin muhabiri Mariya Petrova, Edirne’de 27 Ekim seçimleri öncesi herhangi bir gerginlik yaşanmadığını ancak Bulgaristan’daki siyasi duruma ilişkin güçlü bir hayal kırıklığı olduğundan bölgede aktif oy kullanma..

Eklenme 25.10.2024 13:22