Karadeniz beldemiz Sozopol’u kim bilmez, hayatında bir kez bile orada tatilini geçirmeyen var mı? Ahşap evleri ve seni doğrudan deniz sahiline götüren dar kaldırımlarıyla Sozopol istidatlı kameraman ve fotoğrafçı Asen Şopov’un da ilham kaynağına dönüşmüştür. Asen 40 yıldan fazla bir zamandan beri yaşadığı Prag’daki mevkidaşları tarafından buradan çok daha iyi biliniyor.
Sofya’daki Çek Kültür Merkezi’nin daveti üzerine başkentimize dönen Asen Şopov’un sanat fotoğrafları ile bir sergisi açıldı. Hayal gücünün Sozopol’daki objeleri hakkında şöyle diyor Asen Şopov:
‘Burada, diğer yerlerden farklı olarak içimde uyum hissediyor, yeni planlar ve emellerle ilgili ilham alıyorum. Sozopol beni bin yıllık gizemleriyle kucaklıyor, denize yakınlık ise ebediyeti anımsatıyor. Sozopol çok yüzlüdür.’
Asen Şopov Çekya’ya vatan borcunu ödedikten sonra gidiyor. O dönemde Tityatro ve Sinema Sanatı Akademisi’nde bütün sinemacılık sınıflarında art arda öğrenci kabul edilmeyecek üç yıl ilan ediliyor. Bu yüzden genç fotoğrafçı 1984 yılında Prag’daki Tiyatro ve Sinema Sasanatı Akademisi FAMU’ya devam etmeyi kararlaştırıyor. Sinema ve televizyon kameramanlığı anabilim dalından mezun oluyor. Şimdi sinema, televizyon, fotoğraçılık ve yeni medya alanında doçentlik yapıyor. Bir sıra sinema, TV ve reklam tasarımlarıya meşgul oluyor. Şüphesiz, kendisi Çek film kameramanları arasında üne sahiptir. En büyük takdir ‘Jelary’ filminin (Çekya, Avusturya, Slovakya) çekiminden sonra geliyor. Film, 2004 yılında Oscar’a adaylığı gösterilen en başarılı yabancı dil filmi oluyor.
Yurda döndüğü ‘Bizim Sozopol’ fotoğraf sergisinde Şopov’un belgesellikten kaçınma, objelerine geleneksel olmayan, bir dereceye kadar empresyonist bir görüntü verme hevesi dikkati çekiyor.
„Bu Bulgaristan’daki ilk sergim değil. İlk kez Sofya’nın ‘Studentski dom’ salonunda, 17 yaşındayken fotoğraflarımı sergiledim. Bu, siyah- beyaz fotoğraflardı, tam o dönemde fotoğrafçılığın sırlarına daldım’ diyor Asen Şopov ve şöyle devam ediyor:
„Fotoğrafçılık kameramanlık yönünde atılan ilk adımımdı. Fevkalade güzel olan Prag şehrini çok severim, aynı zamanda Sozopol ve Bulgaristan’a aşığım. 40 yıldan beri yurt dışında yaşamama rağmen, kendimi Bulgar hissediyorum. Sozopol’a adadığım fotoğraf sergisi de bunun kanıtıdır.
Çok sevdiğim Sozopol’a çocukluğumdan beri anne babam ve kardeşimle gidiyorum. Kendimi hatırlayalı orada hep fotoğraflar yapıyorum. 2020’de pandemiden dolayı yaz aylarında bile şehir neredeyse turist bakımından bomboştu. Bundan ilham alarak, kollarımı sıvadım ve fotoğraflar yapmaya koyuldum. Şehrin eski kısmını ve 15. yüzylda inşa edilen ‘Sveto Uspenie Bogorodiçno’ kilisesini en çok ziyaret etmeyi severim. Şunu itiraf etmem gerekir ki, kameraman ve fotoğrafçı olarak belgeselliği yeğlemiyor, ışık, dekor ve kameranın hareketleriyle oluşturulan stilize ortamı tercih ederim. Bu, profesyonal çalışmalarımın özüdür. Diğer taraftan, belgesellik okulu Çekya’da çok güçlüdür.’
Yabancı ülkede başarı elde etmek için Asen Şopov ilk sıraya insanlarla, meslektaşları ile iletişimi koyar. Çekya’ya gelir gelmez Çekçeyi öğreniyor ve bu kendini bu ortamda iyi hissetmesini sağlıyor:
„Şu an biz ve Çekler arasında büyük farkın bulunmadığını düşünüyorum. Şimdi hepimiz AB üyesiyiz, öyle ki zihniyetimiz aynı. Tabii, güney halkı olduğumuz için biz onlardan daha canlı, daha çoşkuluyuz. Bulgar toplumunda görmek istediğim, çalışırken daha büyük disiplin göstermemizdir. Şunu da itiraf edeyim ki, sergilenen fotoğraflarımın çoğunun 2020’den olduğu Bulgaristan’a son gelişim sırasında birçok şeyin iyiye değiştiğini gördüm. Örneğin, Sofya binalarının ön cephelerinin çoğu şimdi düzenlidir ve bu hoşuma gidiyor. ‘
Foto: Gergana Mançeva, Slavena İlieva
Çeviri: Neli DimitrovaAlmanya’nın Stuttart şehri merkezli Bulgar Kültürü Derneği, kuruluşunun 20. yıldönümünü “20 Yıldır Martenista” konulu konserle kutluyor . BTA’nın haberine göre resmi etkinlik, 7 Aralık günün Almanya saati ile saat 17:00’de başlayacak. Konsere..
Göz kamaştıran Noel süsü, müzik, salıncaklar, tatlılar ve el yapımı anmalıklarla dolup taşan rengârenk tezgahlar ... Bütün bunlar etrafımızı saran krizleri, savaşları ve kargaşayı en azından kısa süreliğine unutarak içimizi ısıtan Noel ve Yılbaşı..
1 Aralık tarihinde resmi olarak göreve başlayan Avrupa Komisyonu'nun yeni yönetiminin geçtiğimiz Çarşamba günü onaylanmasıyla birlikte , sadece parayla değil aynı zamanda politika larla da ilgili olan gelecek yıl için Avrupa..