Yerel yönetim seçimlerinin birinci turu ardından ülkede il merkezi olan şehirlerdensadece sekizinde belediye başkanları belli oldu. Sofya, Plovdiv ve Varna dahil olmak üzere il merkezi olan diğer 19 şehirde ise 5 Kasım günü ikinci tur seçimler yapılacak. Her ne kadar mahalli yönetim, insanların problemlerin çözümünde en doğrudan erişim imkanına sahip oldukları yönetim olsa da birinci turda katılım oranı yüzde 44, 94 olmak üzere yüksek değildi. Örneğin nüfus sayısı 2 milyon kadar olan Sofya’da sandık başına giden seçmen sayısı 378 bin olarak açıklandı. Bu sayı başkentin büyük semtlerinden sadece birinde yaşayanların sayısına tekabül ediyor.

Daha Sofya büyükşehir belediye başkanlığı kampanyasının star aldığı sırada siyasete yeni giren adaylar arasındaki başkan koltuğu mücadelesinin tahmin edilmesinin zor olacağı belliydi. Birinci turda başkentte aday gösterilen 22 kişi arasında iş, medya ve müzik çevreleri, hükümet dışı sektörün, hatta sendikaların temsilcileri vardı.

“Gallup International” ajansı uzmanı sosyolog Yanitsa Petkova, BNR’ye konuşurken birinci turda sandık başına gidenlerin çoğunluğunu oluşturan yüksek tahsil ve ortanın üzerinde sosyal statü sahibi seçmenlerin başkentte ikinci turda kimlerin yarışacağını belirleyen kesim olduğuna dikkat çekti.

"30-60 yaş aralığında aktif kesimin oy vermeye gittiği dikkat çekiyor. Genel seçimlerde düzеnli olarak oy kullananların bu sefer evde kalmayı tercih ettikleri, Sofya’da belediye başkanı seçmek için oy verenlerin yüzde 75’lik bölümünün ise yüksek ve yarı yüksek tahsilli oldukları dikkat çekiyor.

Sosyologlar stratejik oylama ihtimalini, yani insanlarınbeğendikleri adaya değil, başkan olmasını kesinlikle istemedikleri adaya karşı oy vermeleri ihtimalini de öne sürüyorlar.

Bulgaristan Radyosu tarafından düzenlenen kısa bir ankete katılanların söyledikleri Sofya yönetiminin kimin tarafında yapılacağı konusu ile ilgilenen aktif şehirlinin düşünme tarzı ile ilgili fikir veriyor.

Başkentte oturan ünlü gazeteci ve yazar Dimitar Kenarov, Bulgaristan’da yaygın olan “Hepsi maskaradır” sözüne inanmadığını belirtti ve şöyle devam etti:

"Siyasetten ziyade bizim yerel düzeyde, kendi avlumuzda, içinde yaşadığımız toplulukta yaptıklarımızın önemli olduğu görüşündeyim. Bizde topluluk ve ortak alan duygusunun olmayışı, endişe vericidir. Daha sosyal olmamız gerekir. Piyasa mekanizmaları ve tüketimin attığımız her adımı belirlemesi yerine toplumda hassas durumda olanların desteklenmesi gerekiyor. Değişmesi gereken diğer şey ise yaptığımız işle ilgili tutumumuzdur. Bazen ihmalci olduğumuz, her alanda kendini gösteren bir durumdur”.

Bulgaristan Bilimler Akademisi sosyoloji uzmanı ve Sofya Üniversitesi öğretim üyesi olan Vyara Gancheva ise istikrarlı gelişmenin bir takım istikrarsızlığın sonucu olduğunu ifade etti.

"Zamanında iyi belediye başkanı adayının yerli, dürüst ve bilinen bir kişi olduğu söylenirdi. Yerli olması artık o denli önemli değil, çünkü dışarıdan gelenler de geldikleri şehirle ilgili çözüm üretmek durumunda. Fakat dürüst ve bilinen kişi olması hala önemli, zira biz sosyologların iddia ettiğimiz gibi alınan takdir, tanınırlık ile alakalıdır. Bizi yönetenler toplum yararını düşünmeli, neyi alacaklarını değil, neyi verebileceklerini düşünmeli. Şu anki sorun, emmici bir elitin olmasıdır”.

Kimya ve tıp alanlarında yazdığı kitaplarla bilinen prof. Budin Mihov, bilim adamının yerinin siyasette olmadığını söyledi. Gerçek bir bilimcinin şan şöhret düşkünü olamayacağını kaydeden profesör, kendini bilime veren adamlara gerekli iş ortamının sağlanmasının yöneticilere bağlı olduğunu ileri sürdü.

"Değişimi, vatandaşın kendisi yaratmalı. Özgüven sahibi olan vatandaş, herşeyin kendisine bağlı olduğunu bilmeli, saf olmaktan çıkmalı,  dolandırılmaya imkan vermemeli. Bulgaristan vatandaşı daha aktif olup önemli kararları tek başına almayı öğrenmelidir”.

Çeviri: Tanya Blagova