Kadına yönelik şiddetle mücadele, tüm Avrupa kurumlarının gündeminde yer almaya devam ederken, destek işareti olarak turuncu bayrak dalgalandırmanın yanı sıra, Avrupa'da konuyla ilgili mevzuatın geliştirilmesi çağrısıda yapıldı.
Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nde bir kez daha “Bir kadın daha ezilmeyecek”çağrısı ülkemizdeki vatandaşları ve kurumları bir araya getirdi.
Ancak aile içi şiddete karşı koruma da dahil olmak üzere, ülkenin konuyla ilgili yasalarının yeterli ve hatta etkili olup olmadığı konusunda ikiye bölünmüş durumdalar.
Avrupa Parlamentosu milletvekilleri, cinsiyete dayalı şiddetin ortadan kaldırılmasına yönelik Avrupa Birliği kurallarına ilişkin müzakerelerde ilerleme sağlanması yönünde çağrıda bulundu.
„Ne yazık ki, kadına yönelik şiddet hem AB'de hem de dünya çapında hala yaygın bir insan hakları ihlalidir. En az kovuşturulan suçlardan biri olmaya devam ediyor”dikkat çektiAvrupa Parlamentosu'ndaki tartışmalar sırasında AB Komisyonu'nun Demokrasi ve Demografiden Sorumlu Başkan Yardımcısı Dubravka Suica,ki kendisi kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetle mücadeleye yönelik Avrupa mevzuat taslağı konusunda üye ülkelerle müzakerelere devam ediyor:
„Taslak, rıza dışı tecavüz, kadın sünneti ve mahrem veya manipülatif materyallerin izinsiz paylaşılmasının yanı sıra siber zorbalık, çevrimiçi taciz ve nefret söylemi gibi belirli suçların suç sayılmasını içeriyor. Ayrıca üye devletleri zorla kürtaj, kısırlaştırma ve çocuk evlilikleri de dahil olmak üzere evlilikle mücadele etmek ve ayrıca özellikle kızları etkileyen "namus" şiddetine karşı harekete geçmeye teşvik etmek istiyoruz.”
BNR’ye verdiği demeçte “Animus Derneği” Vakfı'nın yöneticisi ve psikoterapist Nadezhda Stoycheva “Kadına yönelik toplumsal cinsiyete dayalı şiddet ve genel olarak aile içi şiddete ilişkin bir direktif, İsveç AB Konseyi Dönem Başkanlığı sırasında cinsel şiddetin önlenmesi ve mücadele amacıyla hazırlanmaya başlandı, İspanya Dönem Başkanlığı döneminde de devam etti ve hala tartışmalar sürüyor” dedi.
AB Komisyonu'nun Demokrasi ve Demografiden Sorumlu Başkan Yardımcısı Dubravka Suica, „Bu yıl Avrupa Birliği nihayet İstanbul Sözleşmesi'ne katıldı, ki bu ; Avrupa'yı daha güvenli bir yer haline getirme yolunda atılan bir adımdır! Teklif AB'ye yeni yükümlülükler getiriyor. Cezai konularda adli işbirliği alanında bunu tamamlamaktadır. Yaklaşan Avrupa seçimlerinden önce Direktifi kabul etmek için zamanımız azalıyor” dedi.
“İspanya AB Konseyi Dönem Başkanlığı’nın Direktifi yıl sonuna kadar yapıp yapamayacağı bilinmiyor” diye belirtti Nadezhda Stoycheva ve devam etti:
“Avrupa Komisyonu içinde de tecavüz vakalarıyla ilgili anlaşmazlıklar var. Farklı ülkelerde farklı tanımlar mevcut olup, özellikle tecavüz ve aile içi şiddet konusunda standart oluşturmak zordur. Görüyorsunuz, Bulgaristan'da da durum aynı, toplumsal cinsiyete dayalı şiddet konusunda çalışma yapmayan bir direnişin ve korumanın temsilcisi olan partiler var.”
Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nde ülkemizde düzenlenen gösterilerden birine katılan, aile içi şiddet mağduru kadınları savunan bir avukat şunları söyledi:
“Mağdurlar, haklarını arama cesaretini gösterdikleri ve her şeyden önce komşular, vatandaşlık rolüne bürünüp mağdurlara yardım etmeye başladıkları, duvar mesafesindeki şiddet söz konusu olduğunda kulaklarını ve kapılarını kapatmadıkları sürece adalet etkilidir”
“Kadına yönelik şiddetle mücadele hepimizin, komşularımızın, akrabalarımızın, meslektaşlarımızındır! Her türlü şiddet belirtisine müdahale edilmelidir! Her yara son olmalı! Bunlar annelerimiz, kızlarımız, kız kardeşlerimiz, komşularımız ve meslektaşlarımız. Şiddet içinde yaşamalarına izin vermeyeceğiz! Şiddetin hiçbir gerekçesi yok” dedi Başbakan Nikolay Denkov ve bu yıl ülkemizde 1 300'ün üzerinde kayıtlı aile içi şiddet vakasının yaşandığını ve 20'den fazla kadının erkekler tarafından öldürüldüğünü açıkladı.
“Bir kadın daha ezilmeyecek”sloganıyla gerçekleştirilen 25 Kasım yürüyüşlerinden bazılarına katılanlar şunları söyledi:
“Her şiddet mağduruyla dayanışma içinde olduğumu ifade etmek için buradayım, çünkü bu yaz yasada yapılan değişikliğe rağmen Bulgaristan'da sadece bu yıl için gördüğüm rakamlar karşısında şok oldum. Daha fazla değişikliğe ihtiyaç var, şiddetin önlenmesine ihtiyaç var!”
“Önleme derken, örneğin okullarda insanların kendilerini nasıl koruyabilecekleri, nasıl hayır diyebilecekleri, haklarını nasıl arayabilecekleri ile ilgili cinsel eğitim gibi eğitimleri kastediyoruz. Önlem hayat kurtarır! Aile içi şiddet mağdurlarıyla olaydan sonra çalışmaktansa, bu devlet için de geçerlidir, çok daha ucuzdur.”
“Bulgaristan'da korkunç bir şekilde tırmandığını gördüğümüz bu büyük soruna sadece kamuoyunun değil, siyasi dikkatin de odaklanmasını sağlamak. Çok sıkı cezai tedbirler alınmalıdır!”
Konuyla ilgili Avrupa direktifi önerisini ileri atılan bir adım olarak tanımlayan Başbakan Yardımcısı Mariya Gabriel, Aile İçi Şiddetten Korunma Kanunu'nda yapılan değişikliklerle Bulgaristan'ın bu şiddeti önleme konusundaki kararlılığını gösterdiğini ifade etti.
Peki ülkemizdeki yeni yasa yeterli mi?
“Eleştirilerimiz var! 1 Ağustos'tan itibaren yalnızca yasak dönemi yürürlüğe girdi ve bu süre ve mağdurların başvuru yapma olanağı bir aydan üç aya çıktı. Bu elbette iyi bir şey, çünkü zor davaların çoğu para, kendilerine yardım edecek biri ve ücretsiz hukuki yardım bulana kadar zar zor hayatta kalıyor. Çünkü çoğu zaman dilekçeler, eğer uzman ve avukatlar tarafından hazırlanmadıysa, kadınların gitmesine izin vermesi gerekse bile işini zorlaştırıyor. Ve çeşitli ayrıntılar nedeniyle hala sıklıkla kendilerine iade ediliyorlar” dedi “Animus Derneği” Vakfı'nın müdürü ve psikoterapist Nadezhda Stoycheva ve devam etti:
“Elbette kanunda pek çok güzel şey var! Kanun, şiddete maruz kalmış kadın ve çocuklara yönelik uzmanlaşmış hizmetleri artırmakta ve şiddet uygulayanlara gelecekte önlem alınması amacıyla hizmetler sunmaktadır.En önemli şeylerden biri etkileşim için bir koordinasyon mekanizmasının geliştirilmesidir. Şiddet vakalarında her kurumun ne yapmakla yükümlü olduğunu ve birbirlerine nasıl yardım edebileceklerini anlatmaktir. Bunun uzun zaman önce yapılması gerekiyordu, kısmi bir çalışma olduğu için şimdi bir çalışma grubunun bunu düzeltmesi gerekiyor”.
“Yeni yasa artık kadınlara yönelik hem dijital hem de telefonla, e-postayla, "Facebook" ile ve daha önce mevzuatta yer almayan diğer tehditlerolmak üzere, siber şiddeti de içeriyor dedi "Animus Derneği" müdürü ve kendilerine böyle bir şiddet uygulanması durumunda derneğe değil de, bizzat kişilerin rapor vermesi gerektiğini şu sözlerle açıkladı.“Kimseyi ihbar edemeyiz! Siber şiddete ilişkin geniş bir bölüm var, özellikle çocuklara yönelik cinsel saldırılar, kadınlar, görseller, şantaj vs. Bütün bunlar için Organize Suçlarla Mücadele Genel Müdürlüğü GDBOP'ta bu yönde çalışan büyük bir birim var.”
Brüksel verilere göre, Avrupa'da her yıl sayısız kadın, çevrimiçi olanlar da dahil olmak üzere, yaralanıyor ve taciz ediliyor, 3 binden fazlası ise partnerleri veya akrabaları tarafından öldürülüyor.
“Ayrıca bu olayların failleri sıklıkla "evet, kabul etti", "benimle geldi" diyor. Araştırmalar, tecavüzlerin yarısından fazlasının tanıdıklar tarafından yapıldığını ve zaten tanıdıkken "neden onunla gittin", "onunla nereye gittin" gibi ifadeler kullanarak mağdura mutlak bir suçluluk atfedildiğini ve mağdurun tecavüzü tercih ettiğini gösteriyor ve kadın konuşmamayı tercih ediyor” diye belirttipsikoterapist.
BM, 2022 yılındaki mağdur sayısının da son 20 yılın rekoru olduğuna dikkat çekti.
“Şiddetin gerçeği: Her saat başı 5'ten fazla kadın veya kız çocuğu ailesinden biri tarafından öldürülüyor” dedi Birleşmiş Milletler (BM) Kadın Birimi İcra Direktörü Sima Bahous, Avrupa Parlamentosu Başkan Yardımcısı Evelyn Regner ise şunu hatırlattı:
“İstanbul Sözleşmesi kadınları şiddetten korumanın altın standardıdır, çünkü önleme, koruma ve cezalandırmayı konu edinir. Bu tüm hükümetlerin ve ülkelerin görevidir.”
Aile İçi Şiddeti Koruma Kanunu’nun yaz aylarında kabul edilen değişikliklerden itibaren ve henüz onaylamadığımız ama unsurlarına uyduğumuz İstanbul Sözleşmesi sonrasında, ülkemizde şiddet mağdurları tarafından sunulan ihbarlarda artış var mı?
“Sözleşmeye ilişkin olarak birşey söyleyemem. Sözleşme, Avrupa'da kadınların ve kız çocuklarının şiddet içinde yaşamaması hayalini kuran geniş bir kavramdır. Daha doğrusu var diyebilirim. Büyük bir artış, izolasyon nedeniyle, gerginlik nedeniyle ve ortalıkta dolaşan ölüm nedeniyle Kovid-19 sırasında yaşandı. Ancak şimdi Debora davası, yaşanan zulüm ve toplumsal huzursuzluk nedeniyle ve yeni yasadan sonra, bu konuda bir artış görüyoruz” dedi psikoterapi uzmanı Nadezhda Stoychevave “Şiddet mağdurlarının "öncelikle şiddet mağdurları yardım hattına başvurabileceklerini" hatırlattı.:
"0 800 186 76- bu telefon 24 saat, kesintisiz çalışıyor! Kadınlar oradan yardım alabilir, anonim olarak konuşabilir ya da kendilerini tanıtabilir. Ve kendilerine ne olduğunun farkına varabilirler, çünkü şiddet sırasında, özellikle aile içi şiddet sırasında, mağdurlar o kadar baskı altındadır ki, gerçekten mağdur olup olmadıklarını düşünecek zamanları yoktur.Ayrıca suçluluk, utanç ve büyük bir korku da var. Benim en büyük tavsiyem, kişi için son derece travmatik olan böyle bir olayla karşı karşıya kalan kişilere, ne kadar erken psikolojik yardım alınırsa, hukuk ve devlet de mağdurun yanında yer alırsa, iyileşme o kadar hızlı olur ve adalet bir şekilde galip gelir” ifadelerini kullandı “Animus Derneği” Vakfı'nın müdürü ve psikoterapist Nadezhda Stoycheva.
Bu haber, AB “Euranet Plus” Radyo Ağı çerçevesinde hazırlanmıştır. Haberin orjinalini dinleyebilirsiniz.
Çeviri: Şevkiye ÇakırBulgaristan'da hareket ve görme engelli insanlar , hareket etmede ve yaşamlarında birçok zorlukla karşı karşıya kalıyor. Ancak fiziksel engeller şöyle dursun, bilgi ve idari hizmetlerdeki erişim düzeyinde de engeller mevcut. Tüm..
Dünyaca ünlü keman sanatçısı ve Amsterdam Kraliyet Concergebow Orkestrası Baş Kemancısı Vesko Pantaleev – Eschkenazy, Bulgaristan Radyosuna konuşurken “Oy verme hakkımı kullanabiliyor ve bunu yapmamın mümkün olduğu bir yerde bulunuyorsam sandık başına..
Bulgaristan Ulusal Radyosu BNR’nin muhabiri Mariya Petrova, Edirne’de 27 Ekim seçimleri öncesi herhangi bir gerginlik yaşanmadığını ancak Bulgaristan’daki siyasi duruma ilişkin güçlü bir hayal kırıklığı olduğundan bölgede aktif oy kullanma..
33. Bulgar Antarktika Bilim Seferi katılımcıları, farklı ülkelerden bilimadamları ile birlikte bilimsel araştırmalara devam etmek üzere..