Ukrayna'daki savaş, enflasyon ve dezenformasyon tehdidi bağlamında Avrupa Parlamentosu seçimlerine 100 günden az kaldı. Avrupalı seçmenin öncelikleri nelerdir?
Ukrayna'daki savaş, koronavirüs salgını, göç krizi, küresel ekonomik çalkantı ve iklim değişikliği olmak üzere, son birkaç yılda Avrupalıların yaşamını beş büyük kriz etkiledi.
Bunların sonuçları öyle ya da böyle, Haziran ayında siyasi grupların birine destek veren seçmenlerin tercihine yansıyacak.
“Reseco”Derneği tarafından yapılan bir anket, Avrupalı seçmenler için beş önemli konuyu koyuyor: tarım ve ticaret politikası, enerji bağımsızlığı ve iklim değişikliği, genişleme politikası, göç politikası ve güvenlik.
"Reseco Bulgaria" İcra Müdürü Martin Stoyanov şunları belirtti:
“Son haftalarda, yeşil politikaların uygulanmasına ilişkin düzenlemelerin dayatılmasına karşı çiftçilerin ve çiftlik sahiplerinin, kendilerini bu düzenlemelere bağlı olmayanlara kıyasla daha pahalı hale getiren veya dezavantajlı duruma sokan protestolarının oldukça arttığını gördük.
Avrupa Komisyonu'ndan, bazı üye ülke hükümetlerinden, protestolara verilen tepkiden ve bazı üye ülkelerde, örneğin altyapı ablukaları gibi yarattıkları rahatsızlıklardan dolayı bu konuda halihazırda tavizler verilmiş durumda.
Bizim için bu mutlak bir önceliktir ve seçim kampanyasının sonuna kadar çözülmediği takdirde Avrupa Parlamentosu'nda şu anda bu alanda hakim olan partilere karşı ciddi bir ceza oylamasına yol açacaktır.
2019 seçimlerinin temel sonucu Avrupa'yı kasıp kavuran yeşil dalga oldu. Bu, Avrupa'nın iklim değişikliğiyle mücadelede dünya lideri olmasını öngören Avrupa Yeşil Anlaşması'nın kabul edilmesiyle sonuçlandı. Bir sonraki parlamentonun havası, halihazırda siyasi yelpazenin diğer ucunda yer alıyor. Sosyolojik verilere göre seçimlerin en büyük kaybedeni yeşil partiler olacak.
Bunun gerekçesini yeşil politikaların bazı üretim ve iş alanlarını aşırı pahalı hale getirerek büyük kayıplara yol açmasından çıkarabiliriz.
Ukrayna'daki savaşın açtığı krizin ardından, pandemi sonrasında ekonomik güvenliğin, gelir güvenliğinin, işletme güvenliğinin yanı sıra güvenliğin de en saf haliyle insanların gündeminde olduğunu görüyoruz.
Avrupa Birliği'nin genişleme politikasına ilişkin olarak, geçen yılın sonunda Aralık ayında yapılan Avrupa Konseyi toplantısında Ukrayna, Moldova, Gürcistan gibi ülkelerin katılım sürecinin eşi benzeri görülmemiş bir hızla ilerlediğini gördük.
Batı Balkanlar sorunu ve Avrupa Birliği'nin bu yönde genişlemesi sorunu hala masada. Avrupalıların yüzde 50'den fazlası bu ülkelerin katılımını "desteklediğinden", komisyonun ve parlamentonun bir sonraki oluşumunda Birliğin genişlemesini nasıl ele alacaklarına dair bir beklenti var, çünkü bu milletler, bu ülkeler Avrupa'ya ait ve bu ülkelerin katılıp katılmaması değil, bir an meselesidir. Göç politikasına gelince, Yeni Göçve İltica Paktı, Avrupa'da yaklaşık on yıldır kamusal söylemde hakim olan göçle ilgili acil sorunları büyük ölçüde çözecek. Öte yandan Avrupa'nın her yerinde oldukça ciddi konumlar kazanan aşırı sağ partilerin en büyük silahı, en büyük avantajı da bu.
Bu nedenle de bu konunun seçim öncesi tartışmaların merkezinde yer alacağını, güçlü partilerin bu konunun hakimiyet kurmasına büyük ilgi duyacağını ve gündeme taşıyacağını düşünüyoruz.
Beşinci öncelik güvenliktir. Ukrayna'daki savaş, sonbaharda yapılacak ABD başkanlık seçimleri göz önüne alındığında, Avrupa'nın savunma yeteneklerini yeniden inşa etmesi, silah ve mühimmat üretimini hızlandırması ve ortak bir Avrupa savunma stratejisi benimsemesi gerektiğini gösterdi.Sonuçları ne olursa olsun, Avrupa kendi güvenliğini garanti etmelidir ve sonuçları ne olursa olsun Avrupa kendi güvenliğini garanti etmelidir.”
Örneğin Hollanda ve İtalya gibi aşırı sağ partilere desteğin arttığı Avrupa ülkelerindeki ulusal seçimlerden, Avrupa Parlamentosu'ndaki siyasi haritanın yeniden düzenlenmesini ve Avrupa seçimlerinin sözüm ona "ayna etkisi"ni ne ölçüde bekleyebiliriz?
”Çoğunlukla son parlamento ve Avrupa seçimlerinde seçmenlerin çoğunluğu tercihini tekrarlıyor ve buna bağlı olarak Hollanda gibi bazı üye ülkeleri kasıp kavuran bu aşırı sağ dalgasının Avrupa Parlamentosu seçimlerine de yansıması son derece muhtemeldir.
Çalıştığımız sosyolojik verilerden örnek olarak şu anda 58 sandalyeye sahip olan ve bir sonraki parlamentoda 86 sandalyeye ulaşması beklenen "Kimlik ve Demokrasi" Parlamento grubunu örnek verebilirim.”
Daha geniş bir bağlamda, Avrupalı seçmenler arasında ülkeler arasındaki tutum farklılıkları nelerdir?
“Örneğin Bulgaristan vatandaşları için temel öncelik, kişisel mali durum ve gelirlerle ilgili soru ve sorunlar olacak, çünkü Bulgaristan, Avrupa Birliği'nin en yoksul üye ülkelerinden biridir.
Öte yandan Almanya'da önceliklerin başında iklim değişikliği ve enerji bağımsızlığı geliyor, çünkü buradaki insanların yaşam standardı Bulgaristan'a göre çok daha yüksek ve bu tür sorunlarla daha fazla ilgilenmeleri mantıklı.”
Peki insanlar sandık başına gitmek için adayların hangi niteliklerini görmeyi bekliyor? Ursula von der Leyen'in tekrar kazanmasını bekliyor musunuz ve olası ikinci döneminin nasıl olacağını düşünüyorsunuz?
“Avrupa hafif bir liderlik krizi yaşıyor. Hem Avrupa Komisyonu'ndaki kilit liderlik pozisyonlarını hem de Avrupa Parlamentosu'ndaki parlamento koltuklarını doldurmak için aranan kişilerin profilinin, Avrupa Birliği'nin çıkarlarını savunan güçlü bireyler olması gerektiğini söyleyebilirim.
Savaşın bitiminden sonra Ukrayna'nın yeniden inşasıyla ilgilenecek olanlar. Rusya'ya karşı çıkabilen, onun emperyal emellerini durdurabilen, Avrupa Birliği’nin güvenliğini ve bir sonraki görev döneminde olası genişlemesini garanti edebilecek kişiler.Avrupa Komisyonu başkanlığı açısından gözlemlediğimiz verilere göre, Ursula von der Leyen'in ikinci dönem başkanlığı belki de en mantıklı gelişme gibi görünüyor. Komisyonun bir sonraki üyelerinin muhtemelen biraz daha muhafazakar olacağını söyleyebilirim, çünkü ilerici veya yeşil politikalara yönelik böyle bir yönelimi değil, Avrupa Birliği'nde güvenlik ve düzenin tesisiyle ilgili politikaları görebiliriz.”
Daha fazla insanın oy kullanması için başarılı bir AP seçim kampanyası nasıl olmalı?
“İnsanları kampanyaya dahil etmenin en iyi yolu, hem Avrupa Parlamentosu'nun ne yaptığının temellerini hem de Avrupa Parlamentosu üyelerinin gerçekte ne yaptığını açıklamaktır, çünkü hem Bulgaristan'da hem de Avrupa genelinde toplumların algısı nispeten düşüktür.Seçmenler, Avrupa Parlamentosu'na gönderdikleri kişilerin ne yaptığına tam olarak ikna olmuş değiller.
Seçmen katılımını kesinlikle artıracak olan şey, politikalar hakkında konuşmak, değerler hakkında konuşmak, öncelikler hakkında konuşmak ve "kara PR kampanyası" olarak adlandırılan, halkta korku ve kafa karışıklığı yaratmaya yönelik bir retoriğe düşmemektir, Bulgaristan'da seçimler söz konusu olduğunda genellikle olduğu gibi. Bu, seçmen katılımını artırmak için başarılı bir reçete olabilir. 2019'daki son seçimlerde 1994'ten bu yana en yüksek katılımın kaydedildiğini belirtmekte fayda var.
Kişisel görüşüm, Avrupa'da son yıllarda yaşadığımız krizlerden sonra vatandaşların oy verme konusunda güçlü bir motivasyona sahip olacağı yönünde. Dolayısıyla doğal olarak seçmen katılımının artmasını bekliyoruz, ancak aslında Avrupa Parlamentosu'nun Avrupa kurumlarının siyasi ailesindeki rolü ve işlevi vurgulanmalıdır ki verimli bir sonuç elde edilebilsin.”
Bu seçimler neden önemli, insanlar neden bu seçimlere oy vermeli ve ortak Avrupa siyasetiyle daha fazla ilgilenmelidir?
“Bulgaristan’ın Avrupa Birliği'nin tam üyesi olduğu için oy kullanmaları önemlidir. Biz Avrupa'nın bir parçasıyız ve bu, siyasi faaliyetin ve karar alma süreçlerine katılımın en doğrudan ifadesidir. Bu onların hakkıdır, görevidir ve aslında kendi kaderlerini, kendi temsilcilerini belirlemek istiyorlarsa en azından oy verip bilgi sahibi olabilirler.”
Haziran ayında yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimleriyle ilgili bir ankette, Sofya Teknik Üniversite öğrencileri önceliklerini ve Avrupa kurumlarının kendilerine iş bulmalarına yardımcı olacak programlar üzerinde çalışmaları yönündeki önerilerini paylaştılar
ve devlet kotasındandüzenli eğitim ücretlerinin kaldırılması arzusunu dile getirdiler.
Çoğu “Erasmus” gibi Avrupa programlarından faydalanıyor veya faydalanmayı planlıyor. Öte yandan, Avrupa Parlamentosu'ndaki bireysel siyasi partilerin savunduğu yasama girişimleri ve davalarla pek ilgilenmiyorlar.
Ancak Avrupalı seçmenlerin tutumlarına ilişkin son anketler, Avrupa seçimlerine olan ilginin arttığını gösteriyor.
Oy kullanmakla ilgilenen 27 ülkenin ortalaması yüzde 68 gibi etkileyici bir oranı gösteriyor.
AP Sözcüsü Jaume Duch Guillot, şunları paylaştı:
“Avrupa Parlamentosu ve ABD başkanlık seçimlerinin sonucu, önümüzdeki yıllarda Avrupa Birliği ve komşu ülkelerde yaşanacakların yönünü belirleyecek.
Bu seçimler, öncekiAvrupa seçimlerine göre çok daha politik olduğu aşikar.”
Avrupa Parlamentosu Başkanı Roberta Metsola’dan “Duyarsızlaşmaya ve ilgisizliğe teslim olmayın ve Avrupa Parlamentosu seçimlerine katılın!” çağrısı:
“6-9 Haziran 2024 tarihleri arasında üye ülke vatandaşları oy kullanma hakkına sahip olacak. Avrupa Birliği demokrasisi her zamankinden daha önemli. Oyunuz önemlidir, çünkü Birliğimizin gideceği yönü belirleyecek. Nasıl bir Avrupa görmek istediğinize o karar verecek. Birlikte olduğumuzda daha fazlasını elde edebiliriz. İspanya'da Romanyalı itfaiyecilerin, Lüksemburg'da Fransa'dan sağlık hizmeti alan hastaların, Slovenya'dan kurtarıcıların İtalya'da yardım ettiğini, Estonya'dan siber uzmanların hepimiz için koruma sağladığını gördük. Burada söz konusu olan dayanışmadır. Avrupa budur. Hafife alamayacağımız bir Avrupa.
Çeviri: Şevkiye Çakır
Halkı aydınlatanlar, yalnızca şükran ve hayranlık duyulan kişiler değil, tarihimizde milli aidiyet duygumuzu uyandıran en önemli şahsiyetler olarak görürüz. Ancak “halk aydınlatan” kavramının arkasında nasıl bir arketip duruyor ve neden Halk..
Moldova'nın AB üyeliğine ilişkin, ülke Anayasası’na yazılacak stratejik bir hedef olan referandumun sonuçları, her ne kadar Avrupa şüphecilerine “kıl payı” yaklaşsa da, ülkenin Avrupa yanlısı bakış açısını güçlendirdi. Ancak..
Sofya’da 28 Kasım 1938’da yayınlanan “Besarabya Bulgarları” gazetesinin tek sayısında “Besarabya Bulgarları, Bulgar halk cüssesinin, Bulgar manevi ve kültürel birliğinin ayrılmaz bir parçasıdır ve böyle kalacaklar, zira aramızdaki bağ güçlüdür”..
Dünya Prematüre Bebekler G ününde Ruse Hastanesi’nin Neonatoloji Bölümünde anlamlı bir etkinlik düzenlendi . Bölüm uzmanları radyomuza konuşurken..