On bir ayın sultanı Ramazan ayı bu sene de bereketli bir şekilde yaşanırken Bulgaristan’ın bazı köylerinde davulcular vatandaşları sahura manilerle kaldırıyor.
Ramazan ayında halkı sahura kaldırmak için mahalle aralarında çalınan davul geleneği uzun yıllardır sürüyor. Eski zamanlarda daha da meşhur olan bu gelenek yıldan yıla azalıyor. İnsanların uyanmak için teknolojik cihazları tercih etmesi sahur davulculuğunun arka plana atılmasına yol açıyor. Ancak şu bir gerçek ki "Ramazan davulu" Ramazan ayının olmazsa olmaz bir geleneği.
Ramazan davulu ve manilerinin, Ramazan ayının vazgeçilmez eski geleneklerinden biri olup insanların Ramazan duygusunu sonuna kadar yaşamalarını sağladığı şüphesizidr.
Osmanlı Devleti döneminde başlayan bu uygulama günümüzde az da olsa yerine getiriliyor. Ramazan ayında yerine getirilen ve Ramazanla eşleşen bu eski gelenek çoğu yerde yok olmaya yüz tutsa da Kaolinovo Belesiyesi’ne bağlı tüm köylerde devam ettiriliyor.
BNR Şumen Radyosu’ndan iş arkadalımız Ayşe Latif, Kliment köyüne giderek yıllardır Ramazan davulculuğu yapan davulcu ailesi ile söyleşti.
Artık 4-5 yıldır Ramazan ayında davul çalarak müminleri sahura uyandırdıklarını anlatan baba Behçet Ahmet, daha önce büyük oğlu Aycan ile birlikte yaptığı sahur davulculuğuna bu yıl küçük oğlu Anıl’ın da katıldığını paylaştı.
Köyde yüzyıllardır devam eden davulculuk geleneğine sahip çıkan Behçet Ahmet ve oğulları, gece saat iki buçuk- üç sıralarında kalkarak saat dörde kadar köy sokaklarını dolaştıklarını paylaştılar. Yaptıkları işte zaman hesabının son derece önemli olduğunu anlatan davulcular, özellikle yaşlıların zamanında kalkıp sahur yapabilmek konusunda davul sesine güvendiklerini belirtti.
Mahalle mahalle, ev ev gezen, her biri 50-60 kadar ev dolaşan Ramazan davulcuları, bir saat içinde herkese davul sesini duyurur. Bazı köydeşlerinin ağır işittiklerini bildikleri için evlerinin yanından geçerken ışık yanıncaya kadar beklediklerini paylaşan davulcular, köyün her köşesini dolaşmak zaman aldığı için bir yerde uzun durmak durumunda olmamakla birlikte insanları sahura kaldırmayı görev bildikleri için gerekirse beklediklerini paylaştılar.
Bir ay zarfında zifiri karanlıkta kalkıp hazırlanmak ve köyü davulla dolaşmaya çıkmak hiç te kolay bir iş olmasa gerek. Bu konuda Behçet Ahmet “İnsan bu işi severek yaparsa zor değil. İlk başta biraz zorlanıyorduk, ama yıllar geçtikçe alıştık” dedi ve sahurdan sonra biraz dinlenip saat 7.00’de bu sefer işe gitmek için kalktıklarını da söyledi. Kliment halkının kendilerinden çok memnun olduğunu ve oruç bitince köydeşleri tarafından imkanlarına göre para veya hediye şeklinde kendilerini mükafatlandırdığını söyleyen davulcu ailesi, yaptıkları işe değer verildiği için ve bu güzel geleneği sürdürmek istedikleri için yıllardır davulculuğa devam ettiklerini paylaştı. Büyüğü 10, küçüğü ise 5 yaşında olan oğullarının da davulculuğa meraklı olduklarını söyleyen Aycan, “Peygamber efendimizin tebliğ ettiklerini ve geleneklerimizi çocuklara anlatılması, nesilden nesile aktarılması çok önemlidir” dedi.
Mübarek Ramazan ayının sonu yaklaştı. Bu yıl da Bayram namazında Kliment köyü davulcuları, davullarını süsleyip maniler eşliğinde bahşiş toplamaya çıkacak ve bahşiş miktarına göre bir ay boyunca yerine getirdikleri görevin köydeşleri tarafından nasıl karşılandığını anlayacaklar.
Dağlarında, ormanlarında, meralarında yetişen bir birbirinden farklı ağaç, çiçek ve şifalı bitkiler sayesinde Avrupa’da en kaliteli ve çeşitli arı balı türlerine sahip ülkemiz Bulgaristan’da farklı bölgelerden farklı nesillerden..
İki kez Avrupa şampiyonu olan, Bulgaristan'a üç dünya madalyası kazandıran güreşçi Efrahim Kamberov ile Naim Süleymanoğlu'nu konuştuk. Kamberov, Naim ile hem spor sahalarında, hem hayatta yakın dostlukla bağlıydı. Bir şampiyondan bir şampiyonu..
Edirne "Trakya Ünivesitesi'nden" tarihçi- araştırmacı Prof. Dr. Bülent Yıldırım Targovişte ve Sofya'da "Bulgarstan'da Türk varlığı" konulu bir panelde konuşmacı oldu. BNR Bulgaristan Ulusal Radyosu Türkçe Yayınlar Bölümü'nün daveti üzerine..
Dağlarında, ormanlarında, meralarında yetişen bir birbirinden farklı ağaç, çiçek ve şifalı bitkiler sayesinde Avrupa’da en kaliteli..