© Fotoğraf: arşiv
Ancak Büyük Güçler, kendi siyasi menfaatlerini korumak amacıyla söz konusu devlet sınırlarını tanımadılar. Büyük Güçler, Temmuz 1878 yılında düzenlenen Berlin Kongresinde Bulgar milletinin ve tüm Balkanların kaderini değiştirecek önemli kararlara imza atıyorlar. İmzalanan antlaşmaya göre, Bulgaristan toprakları beşe bölünüyor: (Sultana bağlı vasal olarak) özgür Prenslik Sofya bölgesine Kuzey Bulgaristan toprakları dahil ediliyor. Güney Bulgaristan, Doğu Rumeli (Rumel -i Şarkı) vilayeti olarak adlandırılırken bu özerk vilayet, Osmanlı Devletine bağlı kalıyor. Makedonya ve 1877-1878 Rus-Osmanlı Savaşında kurtarılan Doğu Trakya’nın bir kısmı Osmanlı İmparatorluğuna iade edilmiştir. Sırbistan Kralığına Pirot, Niş ve Vranya bölgelerindeki topraklar verilirken Kuzey Dobruca Romanya Kralığına teslim ediliyor.
Berlin Antlaşmasına İngiltere, Fransa, Almanya, Avusturya-Macaristan, İtalya, Rusya ve Osmanlı İmparatorluğu devlet liderleri imza atmaktadır. Söz konusu antlaşma her halkın özgürce karar alma hakkını gözardı ederek tamamen özgür bir devlet sorununu ortaya atıyor ve bütün Bulgarların birleşik, ulusal ve özgür bir devlette yaşama hakkını elinden alıyor. Bu sorunun çözüme bağlanması amacıyla Bulgar halkı on yıllar boyunca mücadele ediyor. Nihayet ilk başarı 1885 yılında Doğu Rumeli (Rumel -i Şarkı) vilayetinin Bulgaristan Prensliği ile birleşmesi sonucu yaşanıyor.
Berlin Antlaşmasının, Doğu Rumeli (Rumel -i Şarkı) vilayetini diğer özgür kılınmayan topraklara nazaran en elverişli duruma getirmesine rağmen, burada da 1878 yılında başlayan birleşme hareketleri hız kesmiyor- birleşme, göçmen ve diğer örgütlerin ana amacı oluyor.
10 Şubat 1885 tarihinde Plovdiv’te Nisan Ayaklanmasının önderlerinden ve “Zapiski po
© Fotoğraf: arşiv
Bılgarskite vıstaniya” kitabının yazarı, ünlü gazeteci Zahariy Stoyanov’un başkanlığında gizli devrimci komitesi kuruluyor. Komitenin ilk görevi, Makedonya’yı kurtarmak ve “Berlin Antlaşması sonucu beş parçaya bölünen Bulgar halkının birleşmesidir”. Birkaç ay sonra Bulgar Gizli Merkez Devrimci Komitesi elverişsiz uluslararası ortamını değerlendirince çalışmalarını Prens Birinci Aleksandır Batemberg hükmü altında Güney ve Kuzey Bulgaristan’ın birleşmesiyle sınırlandırmaktır. Bu arada devrimci Komite yoğun çalışmalarda bulunuyor. 28 Mayıs 1885 yılında Zahariy Stoyanov’un kaleminden “Borba” gazetesinin ilk sayısı çıkıyor. Gazete birleşme çağrılarını yayınlıyor.
6 Eylül 1885 tarihinde Plovdiv’teki Bulgar Gizli Merkez Devrimci Komitesi, askerin ve toplumun desteğini alarak Doğu Rumeli’nin Bulgaristan Prensliği ile birleşmesini ilan ediyor. Doğu Rumeli Valisi Gavrail Krısteviç, vilayetin Osmanlı İmparatorluğunun hükümlerinden koptuğuna dair işaret olarak, görevden alınıyor. 8 Eylül’de Prens Birinci Aleksandır Batemberg yayınladığı özel bildiride Birleşmeyi tanıdığını ve “bundan böyle Kuzey ve Güney Bulgaristan Prensi olarak adlandırılmasını kabul ettiğini” ilan ediyor.
Bulgarlar tarafından koşulsuz onaylanan Birleşme, Türkiye’nin menfaatlerine doğrudan dokunmuş oluyor ve Berlin Antlaşması her açıdan çiğnenmektedir, ki Birleşmenin tanınması tamamen Büyük Çüçlerin onayına kalmıştır.
© Fotoğraf: muzeini-relikvi.net
Avrupa ülkeleri, tek başına gerçekleştirilen bu adımı kınarken hiç bir ülke açıkça desteklediğini beyan etmemektedir. Bundan en rahatsız olan da Rusya’dır, çünkü Birleşme onun onayı ve haberi olmadan gerçekleştirilmiştir. Rusya’nın olumsuz tutumu İngiltere’nin de buna ters düşen görüşünü belirlemiş oluyor, ki İngiltere bu durumda Rusya’nın Bulgaristandaki otoristesine gölge düşürme fırsatını yakalamaya çalışıyor. Avrupa hükümetleri, Bulgar sorununun İstanbul’da düzenlenecek bir büyükelçiler konferansına taşınması kararını alıyor. Eylül-Ekim 1885 döneminde Petko Karavelov hükümeti birleşme sürecini sağlamlaştırmak amacıyla bir dizi faaliyetlerde bulunuyor. Ancak Petko Karavelov hükümeti, Birleşmeye karşı olan Sırbistan’ın Bulgaristan’a ilan ettiği savaşı önleyemiyor ve savaş kaçınılmazdır. 2 Kasım 1885 yılında Sırp ordusu Kral Milan komutası altında Bulgaristan topraklarını işgal ediyor. Aynı gün Prens Birinci Aleksandır Batemberg yayınladığı özel manifesto ile tüm Bulgarları “Vatanını ve Özgürlüğünü korumak” çağrısında bulunuyor.
© Fotoğraf: arşiv
Sırp işgali ancak ve ancak beş gün devam ediyor, bu zaman Bulgar birliklerinin Güney Bulgaristan’dan çekilip batı cepheye konuşlandırılması için yeterli oluyor. Tarihi gün 7 Kasım 1885 tarihinde Slivnitsa yakınlarında yaşanıyor. Burada Bulgar birlikleri Sırp birliklerini bozguna uğratıyor. Bir sonraki haftalarda Bulgar ordusu tüm cephe boyunca ilerliyor. Sırbistan, yenilgiyi tanımak ve Bulgaristan ile barış anlaşması imzalamak zorunda kalıyor. Bulgarların Birinci Dünya Savaşındaki zaferi, Avrupa’nın saygısını ve hayranlığını kazanıyor. Sonuç olarak Kuzey ve Güney Bulgaristan’ın birbirinden kopması imkansız oluyor. 24 Mart 1886 tarihinde Büyük Güçler, İstanbul “Tophane” Sarayında bir anlaşmaya imza atıyorlar. Bu antlaşmaya göre, Doğu Rumelinin yönetimi, Bulgar Prensine teslim ediliyor. Günümüz açısından, Bulgaristan’ın Birleşmesi, tek başına ve en önemlisi halkın, siyasetçilerin ve ordunun ortak güçleri sonucu gerçekleştirlen bir zafer örneği teşkil ediyor.
Türkçesi: Şevkiye Çakır
Cuma öğleden sonra dini konulardaki sohbetimizde Vedat Ahmet ile birliktesiniz.
Ortodoks Kilisesi, 20 Aralık’ta Aziz İgnatius gününü kutluyor. Bulgarların halk takviminde İgnajden olarak adlandırılan bu günde Meryem ananın doğum sancılarının başladığına inanılıyor. Bu inanış “İganjden’den Noel’e kadar Meryem ana acı çekti”..
Kelime anlamı itibarıyla “dönmek, geri dönüş, dönüş yapmak, rücu etmek” anlamlarına gelen tövbe kavramı, dinî literatürde mezmûm/zemmedilen, yerilen, kötü ve olumsuz şeylerden vazgeçip övülen, güzel ve olumlu şeylere yönelmek şeklinde tarif edilmektedir...
Cuma öğleden sonra dini konulardaki sohbetimizde Vedat Ahmet ile birliktesiniz.