29 ve 30 Haziran günleri “Vlaykova” sinemasında Bulgar sinema yönetmenleri Kristina Grozeva ve Petır Vılçanov’un “Urok” (Ders) filmi ve Yunan yönetmen Penny Panayotopulu’nun “Eylül” filmi gösterilmektedir. Sinema akşamları, “Aristotelis” adı ile kurulan yeni Yunan-Bulgar derneği tarafından düzenlendi. “Dernek kurmak yolu ile ünlü gazeteci, şair, tercüman ve dramaturg olan “Stefan Geçev dostları” adı ile çoktandır var olan hemfikirler topluluğunu resmi hale getirdik” diyor mütercim olan Zdravka Mihaylova ve şunu da ekliyor: “Böylece Bulgaristan ve Yunanistan arasında manevi köprülerin atılmasına katkı sağlamaya çalışıyoruz”.

Köprüler, çoktandır Avrupa’nın sembolü olmaktadır, fakat şimdiki karmaşık siyasi ortamda ve bazı Avrupalılar topluluğun dağılabileceğinden şüphe ederken böyle bir köprünün atılmasının sırası mı sorusunu getiriyor akıllara. Bu konuda kuruculardan biri olan yayınevi sahibi Georgi Grozdev şunları söyledi:

“Balkanlar’da zaman içinde kurulup gerilen veya unutulmuşluğa mahküm edilen birçok köprü var, dolayısıyla kuşkuculuk yerindedir”. Georgi Grozdev’in sözlerine göre aydın kişilere dönük olan dernek kültürel çöküşe manevi direniş merkezidir.

İşadamı olan Vangelis Karafotakis ise görüşünü güzel Bulgarca konuşarak ifade etti:

“Ne Avrupa, ne de Balkan topluluğu dağılacak. Balkanlar’da kocaman tarihimiz ve kocaman Balkan kültürümüz var. Bu sayede biz Birleşik Avrupa’da en mutlu olan insanlar arasındayız. Tabii çıkar çatışmalarının hakim olduğu bir dünyada yaşıyoruz, fakat bunca yıldır varlığımızı sürdürüyoruz ve gözlerimizi geleceğe umutla çeviriyoruz”.

“Aristotelis” Derneği Başkanı Yanis Lyolyos, gösterilen filmler nasıl seçildi sorusu üzerine şu cevabı verdi:

“Eylül” filmi farklı bir kadının hikayesini anlatıyor. Bu kadın Yunan, Bulgar veya Alman olabilir. Konu insanlar arasındaki yakınlaşmadır, düşünmeye, dostluğa ve sevgiye ufuk açan yakınlaşma. Heyecan verici bir sonu vardır ve ben bu filmi izleyince zenginlendiğimi hissettim. Öte yandan “Ders” filminin izlenmeye değer bir film olduğunu söyleyenler çok oldu. Filmin yapımında Yunan bir yapımcı yer aldı.

“Bu filimleri çok güncel oldukları için seçtik, diyor Sayın Karafotakis ve şunu da ekliyor: Brexit mültecilerden korkan insanların verdiği oyların sonucudur. Bu Avrupa için temel bir sorundur. Bu filmleri izlerken “biz kimiz”, “diğerleri kimdir” ve “farklı olanları neden kabul etmemiz gerekiyor” gibi sorular akıllarımızı meşgul etmeye başlar.

Derneğin Bulgar katkılarını anlatan Zdravka Mihaylova şöyle konuştu:

“Yunanca’ya çevirilen büyük Bulgar yazarları var. “Kedros” yayınevi sayesinde “Balkan kütuphanesi” dizisinde Anton Donçev, Georgi Gospodinov, Alek Popov gibi yazarların kitapları Yunan diline tercüme edildi. Fakat bu kitaplar çoktandır tükendi. Yani Bulgar kültürünü tanıtmak adına yapacağımız çok şey. Ancak bu şekilde kurmakta olduğumuz kültür köprüsü üzerinden iki yönde değişim gerçekleşebilir”.

Öte yandan Yanis Lyolyos “Apartman dairemizden çıkıp komşularda ne var ne yok diye bakmak istedik. Birbirimizi tanıyalım, diyalog içinde olalum dedik. Hayata geçirmek istediğimiz birçok fikir ve teklifimiz var. Gelişmelerin iki başkent arasında kapalı olmaktan çıkıp ülkelerimizin daha büyük bölümlerini kapsamasını istiyoruz”.

“Aristorelis” derneği bize “Görüşmek üzere” derken Bulgaristan’daki “Balkan kütuphanesinin” sloganını da paylaşıyor: “Tek başına da olur, ama komşularla birlikte olunca daha iyi olur”.

Çeviri: Tanya Blagova