Otantik Bulgar kostümleri restore eden ressam Rositsa Radeva “her kıyafette gerçek bir hikayenin gizlendiğine” inanıyor. Kostümlere ilk ihtişamlarını geri kazandırırken her dikiş ve süslemeden kumaşa dokunmuş hislere de dokunuyor. Böylece bir gün Çepelare’den bir kadının olağanüstü yaşam hikayesiyle karşılaşıyor. Kadının “fıta” türünden önlüğü sayesinde trajik aşk dolu bir yaşantı ortaya çıkıyor.
Ressam Rositsa Radeva şunları paylaşıyor: “Kadının ismi Zlata ve 1914 yılında Kalaycievi ailesine gelin oluyor. Her genç kız gibi, o da kış gecelerinde başka işi olmadığında kendi gelinlik kıyafetini kendisi dikiyor. Ancak evliliğinden sadece bir yıl sonra, eşi Makedonya’da bir şarapnelin ona denk gelmesiyle savaşta ölüyor. Zlata dul kalıyor. Eşinin ailesinin yanında küçük oğullarını büyütüyor. Bu çocuk ise bir gün Çepelare’de halk öğretmeni ve “100 kaba gayda” grubunun kurucusu olacak.
Çepelare’li Zlata’nın hikayesi ressam Rositsa’ya Nikolay Kalayciev sayesinde ulaşıyor. Nikolay akrabası olan Zlata’nın “fıta” önlüğünü onarım için getiriyor. Ve böylece günümüze kadar gelen bir kıyafetin onarımı ile bizler bukadar çok yaşam hikayesi öğrenmiş oluyoruz.
Rositsa Radeva: “Bütün bunları bir zamanlar yapıldığı gibi elde yapıyorum. Bu şekilde restorasyon biliminin etik kuralına uymuş oluyorum. Onarılan “bölge” bir gün daha güzel materyal bulunca değiştirilebilecek şekilde yapılıyor. Restorasyonun ilkelerinden biri de tam budur. Bu ilke sayesinde yaptığım işi zanaatçılık seviyesinin üstüne çıkarmaya çalışıyorum” diye paylaşıyor.
Rositsa’nın yeni hayat kazandırdığı en eski kadın kostümleri geçen yüzyılın başlarına ait. “Atölyeme hiçbir zaman tam takım kostüm getirilmiyor” diyor Rositsa Radeva. Neden erkek kostümleri yok sorusunun açıklaması da aile reislerinin kıyafetleri ile gömüldükleri gerçeğine bağlanıyor. Rositsa Radeva’ya göre, geçmişte veya günümüzde otantik halk kıyafetleri her zaman insanı onlara saygı ile yaklaşmaya teşvik etmiştir.
Fotoğraflar: özel arşiv
Çeviri: Özlem Tefikova
“Ne ekersen onu biçersin” denilen bir atasözü vardır. Bahar mevsimi ise ekim zamanıdır. Yılın bu döneminde Sevlievo şehri, uzun zamandır Bulgaristan halkının tarım geleneklerine adanan ve büyük ilgi uyandıran bir etkinliğe ev sahipliği yapmaktadır...
Tsarevets köyünde eski gelenekler bir kez daha canlandırılacak. 27 Nisan Cumartesi günü Mezdra’ya bağlı köyde 3.sü düzenlenen “Sabun Festivali” etkinliğinde nesilden nesile aktarılan yerel bir gelenek sergilenecek. Tsarevets halkı için..
Bulgaristan Bağımsız Sendikalar Konfederasyonu KNSB nezdindeki Sosyal ve Sendikal Araştırmalar Enstitüsü tarafından son üç aylık dönemde ülkedeki gelir ve fiyat verilerine ilişkin açıklanan analizde belirtildiği üzere çalışan ve tek kişilik hanede..
Tsarevets köyünde eski gelenekler bir kez daha canlandırılacak. 27 Nisan Cumartesi günü Mezdra’ya bağlı köyde 3.sü düzenlenen “Sabun Festivali”..
“Ne ekersen onu biçersin” denilen bir atasözü vardır. Bahar mevsimi ise ekim zamanıdır. Yılın bu döneminde Sevlievo şehri, uzun zamandır Bulgaristan..