İNSANI MUAMMALAŞTIRAN YÖNÜ: RUH
İnsanlık tarihi boyunca merak edilen ve üzerinde çeşitli fikirler yürütülen, hatta ciddi manada ilmî tartışmalar yapılan hususlardan biri ruh konusudur. Bu konuda İslâm’ın kendine özgü bir bakış açısı vardır. Tefsir, hadis, kelâm, ahlâk ve tasavvuf, hatta dolaylı olarak fıkıh ilimleri tarafından konu edilmiştir.
Kur’ân-ı Kerim’de “ruh” ifadesi birkaç anlamda kullanılmaktadır. Cebrail aleyhisselâm, İsa aleyhisselâm, vahiy, Kur’ân ve insana canlılık kazandıran özü ruh olarak ifade edilmiştir. Ancak İslâm literatüründe ruh dendiğinde genellikle bu anlamların sonuncusu anlaşılmaktadır. Nitekim Secde suresinde Allah Teâlâ, kainatın yarıtılışyla ilgili bazı hususları ele aldıktan sonra insanın yartılışına da değinerek şöyle buyrumuştur: “O yarattığı herşeyi güzel yapmış ve ilk başta insanı çamurdan yaratmıştır. Sonra onun neslini önemsenmeyen bir suyun özünden yaratıp sürdürmüştür. Sonra ona düzgün bir şekil vermiş ve ruhundan ona üflemiş; sizi kulak, göz ve gönüllerle donatmıştır. Ne kadar da az şükrediyorsunuz!”
Ancak ruhun mahiyeti konusunda Kur’ân bizlere geniş bilgi vermemiştir. İsrâ suresinin 85. ayetine bakacak olursak, şunları okumaktayız: “Sana ruh hakkında soru sorarlar. De ki: "Ruhun ne olduğunu ancak rabbim bilir, size ise pek az bilgi verilmiştir.”
Aslında Allah, bizlere bu konuda böyle veciz, ama yoruma da açık bir cevap vermekle bu hususta uzun uzadıya konuşmanın çok da faydalı olmayacağını ifade etmiştir. Çünkü ruh farklı boyuttaki bir varlıktır. O boyuttaki bilgilere vâkıf olmak ise içinde yaşadığımız şartlar ve taşıdığımız özelliklerle mümkün olmayacak bir iştir. Ancak ruh konusu üzerinde hiç durulmasın anlamında değildir bu sözler. İslâm dini, her konuda olduğu gibi, bu hususta da belirli çizgiler koymuştur.
Peygamber Efendimizin hadislerine baktığımızda, Onun ruhun mahiyetinde ziyade ruhun bedenden ayrılmasıyla vuku bulacak hususlar üzerinde durduğunu görmekteyiz. Nitekim kendisine bir grup Yahudi gelerek, ya da başka bir rivayete göre, Mekkeli müşrikleri göndererek ruh hakkında bilgi istediklerinde, Rasulüllah Efendimizin cevabı İsrâ suresinin belirtmiş olduğumuz ayetinden ibaret olmuştur.
Bununla birlikte Peygamberimiz başka bir vesileyle şunları da paylaşmıştır: “Müminin ruhu bedeninden çıkınca iki melek onu alır, yukarı çıkarırlar. Sema ehli der ki: Bu yerden gelen temiz bir ruhtur. 'Ey temiz ruh, Allah sana ve içinde ömrünü tamamladığın cesedine rahmet eylesin.' Sonra o ruh Rabbine götürülür ve kendisine şöyle der: 'Onu Sidre-i Müntehâ’ya götürün. 'Kâfirin ruhu bedeninden çıkınca sema ehli der: 'Bu, yerden gelen habis, kötü bir ruhtur. Onu da siccîne (cehenneme) götürün.' denilecektir.”
Bunlardan hareketle İslâm’ın bize bildirdikleri çerçevesinde ruhu anlamaya, tanımaya çalışmalıyız. Bundan da önemlisi ruhla ilgili var olan sapkın inanaçlardan uzak durmalıyız. Aynı zamanda ruhumuzu besleyerek onun tertemiz tutma gayreti içerisinde olmalıyız.
Müslüman-Türk nüfusunun geçmişi bin yıl kadar öncesine giden Bulgaristan’da esas Müslüman topluluğunun oluşumu, Osmanlı döneminde Anadolu’dan yapılan iskânlarla gerçekleşmiştir. Yaklaşık altı asırdır azımsanmayacak sayıda Müslüman nüfusun yaşadığı..
22 Nisan'da gün batımından sonra Yahudiler için en büyük üç bayramdan biri olan Pesah (Hamursuz ) Bayramı başlıyor. Tarih ve gün olarak söz konusu bayram değişken olup ilkbahar ekinoksundan sonra ilk hilalin ortaya çıkışıyla başlayan Nisan ayının..
Bulgaristan Milli Kurtuluş hareketinin Dahili İhtilal Örgütü’nün kurucusu Vasil Levski, Bulgar toprkalarında devrimci komiteleri oluştururken, yabancıları bağımsızlık hareketine dahil eden ilk kişi oldu. Bunlar Baron Moritz von Hirsch'in "Doğu..
Müslüman-Türk nüfusunun geçmişi bin yıl kadar öncesine giden Bulgaristan’da esas Müslüman topluluğunun oluşumu, Osmanlı döneminde Anadolu’dan yapılan..